17 Haziran 2010

Yüksekten Uçma, Sen Kartal Mısın?

Ergenlikten yetişkinliğe geçişte isyan eder, yetişkinlikte piştikçe geçmişe bir “ah” çeker, gelecekleri yetiştirdikçe de bilmişlik taslarız. Çünkü yüksekleri sorguladıkça kartallara övgüde bulunur, kanatları soranlara ahkâm keseriz. “Biz de böyle bilirdik” düşüncesi, bir zamanlar çirkin ördek yavrusu olduğumuzu unutturmuştur bizlere.
Ergenlik dönemiyle birlikte, gençlerin düşünce ve beden yapısında, önemli gelişme ve değişmelerin meydana geldiği bilinmektedir. Yapısal değişim sırasında gençlerin farklılaşma hareketleri, toplum genelinde ters karşılanır. Yardımcı olma düşüncesinde çevrenin tutumu, “bak evladım”la başlar, “sen anlamazsın, aynı devirlerden ben de geçtim, öyle yapma”larla devam eder. Artık ergen kişi; ya büyüklerinin yolundan gidecek, ya da isyankâr tavırlarla bağımsızlık mücadelesi verecektir.

Gençlerin karar verme aşamasında aileler, genelde otorite kurmaya yönelik hareket ederler. Karmaşanın içeriğinde, ailenin mi yoksa gencin mi doğru yolu tercih ettiği tartışılabilir. Fakat şu bir gerçek ki, yönlendirmedeki rolü nedeniyle gence yol gösterecek ailenin, önce kendi bilincini sorgulaması gerekmektedir. Aileler; hem çocukluk döneminde, hem de ergenlik döneminde, anlayış bakımından benzer bir otorite izler.

1- Bilinçli 2- Baskıcı 3- Sınırsız Hoşgörülü

Genel olarak aileler, kendi doğrularının bilinçli olduğu konusunda ısrar edecektir. Fakat neye karşı, kime karşı ve hangi düşünceye karşı bilinçli olduğu sorgulanmalıdır. Baskıcı tavır kadar aşırı hoşgörü de çocuk ve ergeni yanlış yönlendirir. Özellikle ergenlik gibi, arkadaşlarını ailesinden üstün görme eğilimini içeren zamanlarda, ailenin çocuğuna bir arkadaş gibi yaklaşması, sesinde olumsuz tonlar kullanmaması, kelimelerini dikkatli seçmesi ve yönlendirmelerini kendi doğrularına göre değil, gerekirse araştırarak veya profesyonel yardım alarak uygulaması gerekir. Yoksa genç, içinden çıkmakta zorlanacağı bir kimlik bunalımına girecek (ergenlik döneminde belli noktalarda kimlik bunalımı çağa özgüdür), yanlış otorite nedeniyle bunalımını atlatamayacak ve ağırlaşan duygular nedeniyle kişiliği hastalık boyutuna kadar bozulabilecektir.

Gelişim psikologlarının önerdiği otorite, bilinçli otoritedir. Bilinç kazanmak için çalışmak, araştırmak ve radikal düşüncelerden sıyrılmak gerekir. “Sen bilmezsin, biz biliriz” düşüncesi, ileride düzeltilmesi zor çıkmazlara sürükleyebilir. Özellikle meslek seçimleri, gençlerde hayati önem taşır. İstenmeyen bir mesleğe yönlendirmek yerine, yeteneğe ve düşünce yapısına uygun ve birbirine eşdeğer meslekler önermek gerekir. “Neresi olursa olsun, bir yeri kazan ve oku”, “orayı yazma, hiçbir halt olmazsın”, “gerçekçi ol, sende o kapasite var mı?”, “yüksekten uçma!” yerine, “İstediğin yere ulaşmak için ne yapman gerekiyor?”, “Sana nasıl faydam dokunabilir?”, “Karar verirken doğru analiz yapabildin mi?”gibi sorularla yardım teklif edilebilir. Tarihte birçok bilim adamının, çocukluk veya gençlik dönemlerinde “yarım akıllı” ilan edildiğini hatırlatmak isterim.

Aklı başında, bilinçli, inançlı, iradesi kuvvetli, kararlı ve güvenli bir toplum istiyorsak, her şeye muhalefet olmadan önce neye muhalefet olduğumuzu düşünmeli, hazıra yönlendirmek yerine nasıl yapılacağını göstermeli ve en önemlisi, yıkıcı değil yapıcı olmayı öğrenmeli/öğretmeliyiz. “Adam olmak” diye genellenen kavram, gencin olgunlaşması kadar yetişkinin bakış açısıyla da ilgilidir. Yaşananları çabuk unutan bir toplum olarak, durumun önemine dikkat çekmek gerekiyor.

Emre Türker

Picture: 1- flickr, 2- flickr, 3- flickr, 4- flickr 

5 yorum:

  1. ^^Hayalbemol, blogumda seni bekleyen bir emanet var uğrarsan sevinirim..^^

    Buarada gereği büyük bir paylaşım olmuş..
    Bir de benim takıntılı olduğum ergenlerin takdir edilmemesi, ileride kendilerinin dahi aşmakta zorlanacağı güven sorunları yaşamalarına neden oluyor. Bu konudaki diğer bir takıntımda onlara da yol verilmemesi, yönlendirilmemesi, düşseler kendilerin kalkmalarına dahi müdahil olarak ilerde pasif bireyler olmasının önünün farkedilmeden açılması... Paylaşım için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  2. çok severek ve hak vererek okudum bu yazıyı.teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. MoMo… Seçme konusu söz konusu olduğunda, “seçimin nasıl, ne şekilde ve hangi amaca hizmetle” gibi düşüncelerle yapılması uygundur. Yoksa belirttiğin gibi yanlış yönlendirmeler, gencin karar halini bozar. Örneğin; gence ne istediği sorulduğunda, cevaba uygun durumlar tartışılarak (kavga değil, sadece konuşarak orta noktayı bulma) orta nokta bulunmaya çalışılmalıdır. Seçimlerde kendi başına hareket etmeye teşvik edilmeli, bu teşvikte hatalar nasıl engellenebileceği konuşulmalıdır.
    Peki bunlar nasıl olacak? Her şeyden önce, ailelerin kendini eğitmesi lazım. Birçok aile, bırak çocuğunu, kendine bile yardım edebilecek konumda değil. Öyle durumlar olabiliyor ki, ailenin çocuğa yardım etmesi gerekirsen, çocuk aileye yardıma çalışıyor. Görüntü olarak kötü bu yapı, çocuğun erken olgunlaşmasına sebep oluyor. Bu iş hayatında iyi bir şey ama yaşıtlarıyla aynı dönemleri yaşayamayan genç, daima geçmişe özlem duyuyor. Yani “çocukluğunu yaşayamama durumu”.

    Nihan SARI, Illustrations… İçimden gelerek, hissederek, deneyimlerimden ve bilgilerimden, araştırmalarımdan yararlanarak oluşturduğum bu yazının, gerekli kitlelere ulaşmasını ümit ediyorum. Teşekkürler Nihan…

    YanıtlaSil
  4. Müthiş bir yazı olmuş.Üstüne söyleyecek söz yok...
    Yazının başlığı çok güzel olmasına rağmen gerekli kitlelere ulaşması için ''ergenlik'' kelimesi geçirseydin keşke bemolcüm...
    Çünkü yorumlara verdiğin cevaplar dahil, konuyla ilgili çok yararlı bir kaynak oluşturmuş bu yazı.

    Eline sağlık..Sevgiler

    YanıtlaSil
  5. Zeugma… Değerli övgülerin onur verici Zeugmacım. Başlık durumu açısından haklısın. Çok fazla konuya açık. İçeriğini okumayan kişi, bunu bir taraftar logosundan belgesele kadar uzanan çeşitli anlamlara dönüştürebilir. Fakat başlığı öyle kabullendim ki, değişime uğratmak istemedim :) Çözümü, alt açıklama şeklinde bir not yazısıyla değerlendirerek, ergen kelimesini başa çektim ve böylece konuya biraz olsun aşinalık sağlanabildi. Artık bundan sonra daha dikkatli olacağım, söz veriyorum ;)

    YanıtlaSil