02 Nisan 2010

Makyajla Boyanmış Cadı Kitaplar

Geçenlerde bir kitap aldım. Adını bile yazmaya gerek görmediğim bu kitabın; başlığına, kalınlığına ve dış kapak dizaynına aldandığımı itiraf etmek istiyorum. Kitabın yazarından biri konusunda uzmanken, diğeri sadece eş durumundan içeriğe dahil olmuş. Sonuna kadar okumaya dayanamadığım bu kitaplar varken, yeni yazarlara nasıl ilgi gösterebiliriz ki?

Televizyonlardaki yarışma programları, genelde yabancılardan isim hakkı alınarak yapılıyor. Tanınmış program seçimi, reklâm pastasından dilimini kaçırmamak içindir. Yoksa genelde söylenen “neden o kadar isim hakkı ödüyorlar ki?” sorusunun cevabını kendileri de düşünmektedir. Bize aptalca gelen çoğu şey, aslında göründüğü gibi değildir.

Kitap yazıp yayınlayamamış birçok edebiyatçımız var. Bunların arasında çok sağlam yayınlar olduğuna eminim. Fakat yayınevi, yazarı değerlendirirken biraz kendini düşünmek zorunda kalıyor. Çünkü eleştirdiğimiz mankenlerin diyet kitapları, uzmanların elinden çıkmış yayınlardan daha fazla satıyor. Onları yazan mankenlerin çoğu zaten editör denetiminden geçiyor. Yazıları düzeltiliyor ve eklemeler yapılara içerik zenginleştiriliyor. Böyle olunca, kimin kitabı daha çok satılır dersiniz?

Okuduğum yerli kitaplardan biri, tamamen serbest bir yazımla yayımlanmıştı. Sadece başlık ve ara başlıklar dikkat çekiciyken, korkunç derecede dil ve anlatım bozuklukları içeriyordu. “Evet okuyucular şimdi gidiyorum deeeeeeermişimmmmmm :))))” şeklindeki cümleleri görünce şok oldum. Bırakın imla kurallarını, paragrafın nerede başlayıp nerede bittiği bile belli değildi. Konular arada bir şiirsel şekle çevrilmeye çalışılmış, alıntılar haddini aşmış, hemen her cümle sonunda yeni bir paragrafa geçilmiş ve konunun ana rotasından sapılmıştı. Bloglarda bu tarz yazılarla karşılaşmanız normaldir. Çünkü herkes kendini bir şekilde ifade etmeye çalışıyor. Fakat bir kitabın denetimden geçmeden çıkması, yayınevinin prestijini sarsacaktır.

Taklitçilik, sıkça başvurulan bir durumdur. Yazı sonlarındaki imzanın silinerek internette yazılması, yabancı yazarların anlatımlarının Türkçeye çevirip sahiplenilmesi, toplama ve derleme yazılardan oluşturulmuş bir kitaba YAZAR atanması, artık normalleşti. Hal böyleyken, kimin kitabını alıp okuyacağımızı ancak reklâmlardan, çok satanlardan ve Türkçeye çevrilmiş yayınlardan seçiyoruz.

Okuma oranı düşükken, sürekli güvenilir isimleri ve çok satanları tercih edenleri yadırgamamak lazım. Gönül isterdi ki, yeni yayınlar eski yayınların daima önünde ve zirvede kalsın.

Emre Türker

Picture: deviantart

6 yorum:

  1. Yalnız reklamın iyisi kötüsü olmaz muhabbeti oldu. Ben şimdi kitabı acaip merak ettim, ismini de yazsaydınız kesin alır okurdum. Hatta ismini istiyorum :)

    YanıtlaSil
  2. Hayal Meyal… Hepimizi bitiren zaten bu merakla süslenmiş vitrinler :) Açıkçası eleştirinin genel anlam taşımasına ve kişiselleştirilmemesine özen gösterdiğimden, kitap ismini belirtmek istemedim. Sonuçta edebiyatına takılmadan konularda akıcı bulduğu için yöntemi onaylayıp ilgilenenler de olabilir. Yıkıcı yorumlardan hoşlanmayan biri olarak, kitap ismini açıklayarak gereksiz tartışmaların içerisine girmek istemiyorum.

    YanıtlaSil
  3. öyleyse dışı süslü kitaplardan uzak dururuz bizlerde :)) artık üretmeye öyle çok üşeniliyor ki hep eskiler güzel kalıyor... şarkılarda bile öyle değil mi? sanatçıların çoğu nostalji albümler çıkarıyorlar. herşeyin kolayı varken böylesine, ne üretmek kalıyor ne de yeni hevesler..

    YanıtlaSil
  4. Ben yazını okuyunca, acaba o bahsettiklerinin içinde miyim diye düşündüm. Müsait olduğunda benim bloguma da teşrif eder misin? Yorumlarını merakla bekliyorum. Okuduğun kitabının ismini değil.Çünkü zaman zaman senin düştüğün tezatlığa bende düşüyorum. Aslında beni daha çok çelişkiye düşüren durum, çeşit çeşit ikametlerde 30 yaş ve üzeri insanların okurken ellerinde gördüğüm fantastik, büyü agırlıklı kitaplar... Sanırım yaş ilerledikçe son bir gayretle, medet umulan ve doyuma ulaşmak için başvurulan yollarda farklılıklaşıyor. Ne demeli ki, çürüğün kokusundan burnu sızlamayan güzel olanın tadına ulaşamaz:)koptum iyi mi...Sevgiler

    YanıtlaSil
  5. Ne idüğü belirsiz ''Popüler kültür'' bunun adı işte. Yozlaşmanın girdiği bir yer daha!!
    Bu şekilde devam ettikçe iş daha da kötüye gidecek elimizde hiçbir değer yargısı kalmayacak ...
    Benim anlamadığım bu tür olayları denetleyen bir üst kurul yok mudur da her şey bu kadar laçka.
    Ve toplumu içine çektiği korkunç girdap ve karanlık göz ardı edilip herkes ne isterse yapabiliyor ??????

    Tehlikenin boyutları çok kötü gerçekten de.
    Dizginleri ortalıkta bir toplum var ve isteyen bu dizginleri eline alıp menfaatleri uğruna istediği gibi at oynatabiliyor??

    YanıtlaSil
  6. elif gizem… Eskiler kimine göre klasik, kimine göre değişmez olarak görünür. Ne olursa olsun, klasikleşmeyi başarmışsanız zaten unutulmaz olmuşsunuz demektir. Çünkü zaten klasikler arasına girmeyen, unutulup gider. Yıllar önce imkânlar çok fazla üretmeye müsait değildi. O nedenle seçimlere daha özen gösterilirdi. Fakat şimdi özen, sadece ayakta kalmak için. Çünkü rekabet kızıştıkça, kontrol zorlaştı. Artık göz boyaları daha renkli. Geri planda ne olduğu değil, o an nasıl zirve yapılacağı düşünülüyor. Her şey geçici hesaplanıyor. Çünkü artık unutulmazlar arasına girmek çok zor.
    Durum bu kadar karmaşık olunca, klasiklere yönelmek çok normal.

    Tual'de İz Düşümü… 30 yaş üstünün fantastik merakını, olumlu mu yoksa olumsuz mu değerlendiriyorsun? Açıkçası yorumun biraz aklımı karıştırdı :) Sanırım yaşla beraber, insanların değişim aradığından bahsediyorsun. Doğrudur. Orta yaş, genel anlamda insanın bir dönem noktasıdır. Geçmiş ve gelecek sorgulanarak, yaşam grafiğinde sıçrama beklenir. İşte o an, neler olacağını tahmin etmek zor.

    Zeugma… Üst kurul; içeriğin zenginliği, imla ve dil yapısıyla pek ilgilenmiyor. Denetleyen üst kurul, ancak içeriğin rahatsız edici, teşhircilik gibi suç ifade edebilecek yönüyle ilgileniyor. Yayınevlerinde, yayın öncesinde kitapları inceleyip onaylayan ciddi bir çalışma grubu vardı. Fakat çok fazla başvuru olduğu ve hepsinin incelenmesinin mümkün olmadığı düşüncesiyle, genel olarak sadece göz atmayla denetimler geçiştiriliyor.
    Eskiden keşif amaçlı çok fazla kitap alırdım. Öyle çok tanınmamış kitabım olmuştu ki, aralarından tanınırları seçmek zorlaştı :) Bir süre sonra bu bana rahatsızlık vermeye başladı. Çünkü doğru bilgiye, doğru yazıma, doğru anlatıma ulaşmaz oldum. O saatten sonra neyi seçeceğimi bilemeyip, elimdeki tüm bu ıvırzıvırları toplayıp sahaflara hibe ettim. Şimdi artık ben de seçiciler arasına girdim. Çünkü vaktimiz çok değerli ve içi boş kitapları satın alarak, hem zamanımızı hem de paramızı ziyan ediyoruz. Para geri gelse de, boşa giden zamanın telafisi yok.

    YanıtlaSil