09 Nisan 2010

Beden Dili Ne Kadar Doğru Konuşur?

Beden dili, sosyal yaşam içerisinde en etkili ve güncel konulardan biridir. İleriye doğru bak, aşağıya bakma, ellerini birbirine kenetleme, göz teması kur vs. gibi emirler, artık beyne yerleştirilen özel paket programlarına dönüştü. Her harekete öyle çok anlam biçmişiz ki, hepsini sorgular olduk. Acaba ifadelerin hepsini bu kadar somutlaştırmak doğru mu?

Duruş biçimleri, satış pazarlama tekniklerinde daha fazla işe yarıyor. Hareketlerin karşı tarafa ilettiği mesajlar, araştırma sonuçlarına göre anlamlandırılmıştır. Birçok ifade robotlara bile yüklenebiliyor. Fakat bu kadar standartlaşan bir yerde, saflık derecesi nasıl ölçülecek? Artık her hareketin anlam biçimi çizildiğine göre, birilerine nasıl güvenebiliriz? Acaba çevrenin yapaylık sebebi, bu klasik duruş şekillerinden mi kaynaklanıyor?

Aylık dergilerden birinde, yazarların fotoğraflarındaki duruş biçimlerini inceledim. Önceki dönemlerde daha çok; sigara içen, ciddi, ellerin çeneyi sardığı portre fotoğrafları kullanılırken, şimdilerde sürekli gülümseyen, rahat, mutlu ve çekici ifadeler dikkat çekiyor. Sadelik yerine maskeler kullanılıyor. Fotoğraflara bakınca, onların hayatlarında hiçbir kaygının var olmadığını düşünebiliyorsunuz. Güncel dergilerden birinde, bir köşe yazarının resmi, ellerini birbirine bağlar vaziyetteydi. Peki o resimdeki duruşu, kapalı ifade nedeniyle hatalı mı, yoksa çocukken öğretmenlerimizin “ellerinizi göğsünüzde birleştirip dersi dinleyin çocuklar” dediği zamanlardan kalma sözlerle, çok ilgili biri olarak mı değerlendireceğiz? Acaba beden dili, bir kültüre ne kadar uyum sağlayabilir? En güncel beden dili paket programını nerede bulabiliriz?

Günümüzde kişilik analizlerinin yapılması gerçekten zor. Çünkü birçok kişi; nasıl davranılması gerektiğini, nasıl davranılması istendiğini, kime göre nasıl davranılacağını ve ne gibi teknikler kullanılacağını iyi biliyor. Artık iş görüşmelerinde stratejik taktiksel yarışlar yapılıyor. Amaç, yüz ifadelerinin ruha yansıması olarak düşünülürken, maskelerin ardındaki kişiliklerde karmaşalar ortaya çıkıyor. Hal böyleyken, sanırım inanılan doğal ve samimi ifadeler, bazen en doğru beden dili olacaktır.

Duruş biçimleri ve ifadeleri içeren öğütler mutlak değerlendirilmelidir. Fakat her şeyden önce, siz kendinize göre özelsiniz. Bazı şeyleri değiştirmeye kalkarak komik göründüğünüzü düşünüyorsanız, içinizdeki sesi dinleyin. Kimi zaman doğru olduğunu bildiğiniz şeyler, birçok kaynaktan çok daha iyi sonuç verecektir.

Emre Türker

Picture: flickr

7 yorum:

  1. kesinlikle bir denge olmalı yoksa kişi kaptırınca paranoyak algılarla yaklaşır insanlara. ve evet, kültür ve bireyselliği de göz ardı etmemek gerek.

    YanıtlaSil
  2. Riya en kötü şeydir. Olduğumuz gibi olalım.

    YanıtlaSil
  3. Yapmacıklık her zaman kolay farkedilir. Dahası olduğundan başka, başkası gibi görünme, taklit insanın üzerinde emanet gibi durur ve gözden kaçmaz.
    Öte yandan beden dilini ustaca kullanan, kendine has uslüple kullanan insanlarda vardır. Ne yapsak onların konuşmalarından yalanı dolanı ayırt edemeyiz. İnsanın gözlerinin içine bakarlar ve kelimeleri eveleyip gevelemezler.
    Özellikle kapıdan pazarlama sektörü bunlardan biri. Yahut reklamcılar. Bunlarda bir nebze beden diliyle ürünlerin şahaneliğini gözümüze gözümüze sokarlar.
    Güzel bir konuya değinmişsiniz.
    Selamlar

    YanıtlaSil
  4. İnsanlar konuşan hayvandır sözünde eksik bir yargı var demek ki. Beden dili iletişimde sözcüklerden daha etkilidir. Fakat göz teması var ki bunun taklit edilebileceğini düşünmüyorum. Maske takılır, hareketler mimetik olur ama gözler ve onun ardındaki ifadeler kolay kolay taklit edilmez, kişiye özgüdür tıpkı parmak izi gibi.

    İnsan beyni bildiği bir şeyi taklit eder. Yani daha önce ağlamışsa ağlamayı gülmüşse gülmeyi bağırmışsa bağırmayı. Ya da bunları görmüşse de taklit edebilir. İnsan karşıdan aldığı oyuna tepki verir ama bildiği tepkiyi verir. Yani restore edilmiş davranış sergiler. Hiç bilmediğimiz bir tepkiyi ancak şok durumunda sergileriz, çünkü gerçek çok acıdır ve insan "ben"i kendini korumak için önüne bir güvenlik duvarı çeker. Sonrasında ise bu anı hatırlamaz. Niye öyle eylediğine cevap veremez. Eğer o anda kalıp hep o anı yaşasa bu acıya dayanamaz ve aklını yitirir. Şok anlarında gösterdiğimiz davranışlar tamamen orjinaldır ve restore edilmemiştir. Her gün yataktan aynı kişi olarak kalkmak için, içinizdeki "ben"in, gerçekle karşılaştığınız şok anlarında sizi korumaya alması gerekir. İşte bu ne taklit edilebilir ne de buradan bir şey öğrenilebilir. Çünkü oradaki halinizi siz bile bilemezsiniz. Bu sadece şok anında ortaya çıkan bir durumdur ve buradan bir şey deneyimleyip ileriye aktaramazsınız.

    İnsanın "ben" dediği şey, herşeyi taklit edebileceğini her türlü role bürünebileceğini sanır. Bu onun sadece toplumda gezdirdiği, yedirdiği, içirdiği, evlendirdiği, çalıştırdığı "ben"dir. Bir "ben" daha vardır ki işte o da içimizdeki gerçek "ben"dir ve onu anlamaya, çözmeye kimse muktedir değildir.

    yazınız için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  5. Adam… Hepimizde bir paranoya başlangıcı var. Yolda yürürken, arka taraftan yürüyenlere potansiyel hırsız gözüyle yaklaşanlar çoktur. Hak vermemek elde değil.

    ramazan… İkiyüzlülük ayrıca ele alınması gereken bir konu. Keşke herkes olduğu gibi olsa ama olmuyor işte.

    Newbahar… Kimin ne olduğunu anlamak zorlaşıyor. Zaten eğitimlerle insanlara bu maskeleri takmayı değil, kişiliği yaşamayı öğretiyorlar. Kendini geliştirenler uzman bir satıcı olabildiği kadar, uzman bir dolandırıcı da olabiliyor :) Ben bütün teknikleri öğrenip ona göre hareket etmeye çalışan biriyim. Yani bana biri bir şeyler uyguluyorsa, onun ne yapmak istediğini anlamaya çalışıyorum. Bu teknikleri bilmek, en azından önlem açısından fikir veriyor.

    Ceviz… Güzel bir yaklaşım. Zaten yaşamadan ne olduğunu çözmek zor. Bunun en güzel örneği, Hollywood’da sergileniyor. Oyuncular neyin rolünü yapacaksa, adeta ona o duygu yaşatılıyor. Avukat olacaksa hukuk eğitimi görüp mahkemelere katılıyor veya barmen olacak kişi, 6-7 ay eğitim görüyor. İşte o noktadan sonra, rolünü yaşayan birileriyle karşılaşıyor ve çözümlemekte gerçekten zorlanıyoruz.

    YanıtlaSil
  6. Konuşma tarzlarını yapaylaştırarak çok dikkat çekenler var. Komik duruma düşenler yani..

    Kime göre nasıl davranacağını çeşitli tekniklerle öğrenmiş bulunanlar ve takındıkları yapaylığı başarıyla uygulayıp karşı tarafı etkileyenler bence mutlaka ve mutlaka bir yerde açık verirler. Çünkü ne dersek diyelim ruhu onu o şekilde yönetmemektedir.

    Ve bakışlar..İşte onlar hiçbir şey saklayamazlar...

    Çok güzel bir yazıydı..
    Eline sağlık Emre...

    YanıtlaSil
  7. Zeugma… Bazı şeyler doğuştan geliyor. Yetenek bunlardan biri. Eğer rol yeteneğin varsa, her türlü şekle kolayca girebiliyorsun. Oyunculara bu anlamda inanmak zor olsa gerek. Gözleri okumak zordur. Çünkü yüz ifadelerinin ardında saklanan küçük gözbebekleri onlar. Fakat onları okumayı başarıyorsan, o zaman kim tutar ki seni :) Teşekkürler Zeugmacım.

    YanıtlaSil