04 Kasım 2009

Bu Kaldırımlar Kimin?

—Çocuğum, kaldırımdan yürüsene.
—Niye?
—Araba çarpar da ondan.
—Ama kaldırımda yer yok ki?
—!!!?

Çocuklara kaldırımdan yürümeyi öğretmek, en önemli öğütlerden biriydi. Ya şimdi? Özellikle büyük şehirlerde kaç yetişkin kaldırımdan yürüyor? Fakat bu yazılanların kaldırımdan yürümediğiniz için uyarı olduğunu sanmayın! Kaldırımdan yürümek tarihe karıştı. Artık kaldırımlarda yer yok, yaşasın yoldan yürümek!

Gökdelenleri gördüğümüzde hayranlıkla baktığımız o sakin dönemlerde, sabah kalktıktan sonra evden çıkıp gezinmek, parkta oturmak ve güvercinlerin uçuşmalarını seyretmek, en keyif aldığım huzuru bulmak şekillerinden biriydi. Fakat şimdi, sabah uyandıktan sonra dışarıya çıkmak istemiyorum. Dışarıya çıktığımda huzurumun kaçacağından korkuyorum.

Evden çıktığımda eğer yağmur yağıyorsa, belediyelerin sürekli yap-bozu haline gelmiş kaldırımlarda yürürken, ya bastığım ya da birinin yanımdan geçen bastığı oynak taş altından sıçrayan pis su, kıyafete aksesuar oluyor. Sigara içenlerin arkasından yürürken genzimizi tıkayan zehirli duman, temiz havayı görmemizi engelliyor. Bir de o sigaraların ellerde taşınırken sağa sola çarpıp yakması (sonra özür dileniyor, özür kabahatinden büyük), yerlere atılması (hatta yanık bir şekilde fırlatılması), ayrı olay... Bir tiryaki bile, içmediği anda başkasının dumanından rahatsız olur, içmeyen nasıl olmasın!

Kenarlarda araçların park etmesini önlemek veya kalabalığın geçişini rahatlatmak için, bazı yollardaki kaldırımlar genişletiliyor. İşte bu andan itibaren parselleme işi başlıyor. Dükkân sahipleri, araç engeli için yapılan banketlerin yerine, sökülüp takılabilir düzenek hazırlıyorlar. Ayrıca inşaat yapılırken çıkarılan molozlar, kaldırımlara yığılıyor. Hatta bununla da yetinmeyip, bir şekilde kaldırımın o kısmını tamamen kapatıyorlar. Kimi işletmeler ise, sigara yasağını sebep gösterip kaldırımlara yayılmaya başlıyor. Kaldırımda yaya için yürüyecek alan yok.

Geç vakitlerde oluşan boşluktan faydalanan araç sahipleri, geliştirdikleri akrobatik hareketlerle, araçlarını kaldırıma çıkarmayı başarıyor. Ne zaman gece dışarı çıksam, mutlaka bu akrobatik şoförlerin park ettiği araçları görebiliyorum. Siz de görebilirsiniz.

İnsan sayısı fena arttı. Yapacak bir şey yok. Fakat bu kalabalık nedeniyle kaldırımda adım atmakta zorlanıyoruz. Artık arabaların gidiş-geliş yön şeritleri gibi kaldırımlara da çizgi çekseler, hiç şaşırmayacağız. Üstelik kaldırımlar bu kadar sorunken yolda yürümeyi bilmeyenler, ayrı bir problem oluşturuyor. Dükkân önlerinde vitrinlere bakarken yolu tıkayan, 3–4 kişi yan yana yürüyüp başkasına hak tanımayan, grup halinde yol ortasında selamlaşırken dakikalarca sohbet eden vs.

İyisi mi siz yol ile kaldırım arasındaki yerden sessizce yolunuza devam edin. Kaldırımlar artık güvenli değil. İyi yürüyüşler…

Emre Türker

Picture: flickr

7 yorum:

  1. Simdi kaldirim ogretisini bir cocuga aciklasak, kaldirim vardi da mi yurumedik nevi, tam Ibo'luk cin carpmasi bir cevap duyabiliriz, haklisin!
    Senin dengeli kabullenis yazilarini bildigim icin sevecegini dusundugum bir seyyah masali yazdim, yolun duserse goruslerini beklerim :)

    YanıtlaSil
  2. Eliza Doolittle... Okudum, beğendim ve de yorumladım :)

    YanıtlaSil
  3. bir de oto galerileri sorunu var ki en nefret ettiğim durum.resmen parselliyorlar ve ne belediye ne de zabıta karışabiliyor ya pes diyorum.

    YanıtlaSil
  4. tamam kaldırımlar daraldı ama gerçekten çok yetenekleri insanlarımız da var. tek başına boş kaldırımda yürürken öyle bir stratejik noktada, öyle bir optimum hız yakalıyorlar ki ne sağından ne de solundan en az 5 deneme yapmadan geçemiyorsunuz. şu içgüdüsel hesap yeteneğini herkes kendi işinde kullansaydı süper güç olmuştuk şimdiye.

    YanıtlaSil
  5. küfkedisi… Onları elden geldiğinde bir yerde toplamaya çalıştıklarını biliyorum. İşte arada bir farklı yerlerde olanlar, söylediğin gibi yayılıyor. Bugün sokakta yürürken yanımda fotoğraf makinem olsaydı, yol kenarını çekecektim. Sol taraftaki kaldırımı bir cip kapatmış, diğer tarafta inşaat ve yol ortasına kadar uzanan demirler. Bir de hızla karşıdan gelen araba yoldan yürüyenlere sertçe korna çalıyordu. Sanki kaldırım vardı da onlar yürümüyordu…

    victor van dort… Yazının tamamında anlatmak istediklerimin arasında o da vardı. Sadece kaldırımlara suç bulmuyoruz ki, üzerinde yürüyen insanların bakış açısını da değerlendiriyoruz. İnanır mısın, boş kaldırım bulabilmek için ne kadar çok yol değiştirdim, ne kadar çok ara sokaklardan yoluma devam ettim, bir bilsen! Yürürken huzurlu olamayacaksam, ne anlamı var sokakların! Hepimiz mükemmeli kendimize göre aramasaydık, olaya sosyolojik açıdan baksaydık ve toplumun mutluluğu için özverili olsaydık, söylediğin gibi çitayı çoktan aşmıştık. Teşekkürler güzel yorumun için…

    YanıtlaSil
  6. O kaldırımlar küçük şehirlerde dükkan sahiplerine aittir sadece Emre..
    Geçecek tek santim yer bulamazsın, çünkü içerideki malları buydan boya sergiye çıkarırlar sabahın köründen akşam karanlığına kadar.
    Ya da kaldırımda karşılaşmış iki gurup kaldırımı boydan boya kapatır.Seni görürler ama kaldırımı kullanma hakkın akıllarına bile gelmez. İner yoldan yürürsün.
    Böyle sürer gider..
    Bir de ben sigarasını bir yerde adam gibi söndürüp çöpe vs.'ye atan görmedim. Hakikaten dediğin gibi direkt ateşiyle fırlatıyorlar sağa sola.. Akıl alacak gibi değil..

    Bitmez bunlar saymakla..Çok kızıyorum ben de..

    Eline sağlık. Yine çok duyarlı bir yazıydı..

    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  7. Zeugma… Küçük şehirlerde olay daha farklı. Bir kere müşteri haklıdır işiyle duyguların henüz sahtekâr tavırlara dönüşmediği son yerlerdir oralar :) O nedenle sahiplenme duygusu normal olarak daha rahat ve çekinmeden yapılır.
    Yolu yan yana yürüyerek parselleyenlere ve yol vermeyenlere gelince. Ben sırf sinirlerimi bozmamak adına kaldırımdan inip grubu geçtikten sonra tekrar kaldırıma çıkar, yol vermeyen ve asabi bakan bu suratları kızgın boğa sürülerine benzetir, hayvanları yola getiremeyeceğimi düşünerek gülümserim :)

    YanıtlaSil