26 Temmuz 2009

Hedefi 12’den Vurmak

Ulaşılmak istenen noktaya adım atarken, sahip olunması gereken araçlar ve amaçlar vardır. Bir hedef belirlenmişse, yolun yarısına gelmişsiniz demektir. Fakat diğeri yarısı, azim ve kararlılıkla tamamlanacaktır.

Bir okçu olduğunuzu düşünün. Uzakta sizi bekleyen bir renk çemberi var. Elinizdeki yay düzeneğinde oku geriyor, hedefi nişanlıyor ve o muazzam çubuğun renk çemberindeki orta noktayı vurmasını bekliyorsunuz. Sonuç?

Okçu örneğinde üç olasılığınız var. Birincisi ıska, ikincisi hedef tahtasında herhangi bir noktayı vurmak, üçüncüsü ise tam isabet… Hangisini arzu edersiniz? Eğer bir işi vakit geçirmek için yapıyorsanız, kasılmaya hiç gerek yok. Tüm stresinizi atın ve ulaşmak istediğiniz noktayı hiç düşünmeyin. Sonuçta vakit geçirirken rahatlamaya çalışıyorsunuz. Eğer o işi yaşamınızın bir parçası olarak görüyorsanız, vakit geçirmeyin, vakti değerlendirin. Şimdi ayrıntılara geçelim.

İlk defa ok ve yay düzeneğini elinize aldığınızda, hedefi 12’den vurabilir misiniz? Belki evet. Fakat eğer bunu başarmışsanız, şans o an sizden yanadır. Peki, hedefi ikinci kez 12’den vurabilir misiniz? Arttırıyorum, kaç kez üst üste 12’den vurabilirsiniz?

Sürekli 12’den vurmak, şansa bağlı değildir. Bunun için önce araçlara sahip olmak, sonra amaçlara doğru ilerlemek gerekir. Okçu, ortam koşullarını mutlaka dikkate alır. Yani sadece atış yapmak yeterli değildir. Gerek hava durumuna, gerekse çevredeki çeşitli seslere karşı, dikkatli ve bilinçli hareket eder.

Hedefe ulaşmak için araçlar, sadece ok ve yay değildir. Bu konuda isim yapmış kişilerin biyografileri, konu hakkında yazılmış yazıları ve profesyonel yayınları inceleyin, takip edin. İstediğiniz noktayı yakalamış ve konusunda isim yapmış uzman kişiler, tesadüf eseri tarih yazmazlar. Zaten anlık parlayanların ateşi çabuk söner. Siz bu nedenle isim yapmış kişilerin hayatlarını, tarzlarını ve çalışmalarını mutlaka örnek alın.

Çok fazla bilinmeyen, fakat başarı yolunda önem arz eden bir gerçek vardır. Hepimiz başarının çalışmak, çabalamak, vazgeçmemek ve hep daha iyisi için sürekli kendini yenilemek olduğunu biliyoruz. Fakat zihin egzersizini pek tanımıyoruz. Zihin egzersizi, güncel çalışmalarınızı düşüncelerinde canlandırarak, o anı gerçekten yaşıyormuş gibi hayal filminde başrol oynamaktır. Zihin, bu antrenmanlar sayesinde performansını korur ve geliştirir. Deneyin, siz de zamanla bu gerçeğin doğruluğunu fark edeceksiniz.

Okçu örneğinden yola çıkarak, istenen noktaya ulaşmak adına yapılması gereken durumlardan söz ettik. Şimdi bunları maddeler halinde özetleyelim:

1- Önce amacınızı belirleyin.
2- Sahip olunması gereken araçları edinin.
3- İlerlemek istediğiniz yoldan daha önce geçmiş tecrübeli kişilerin, hayatlarını ve tarzlarını inceleyin. Bu size kılavuz olacaktır.
4- Şansı geri planda bırakın. Siz elinizden geleni yapın ki, şans beklentilerinizi meşgul etmesin.
5- Bir an önce hedefi vurmak için çalışmaya başlayın.
6- Hedefi zihninizde vurun. Zihin antrenmanlarında yapılan deneylerde, kişinin cesaret ve yeteneğinin geliştiği ispatlanmış bir gerçektir.
7- Size yarar sağlayacak ortam koşullarını araştırın. Akıntıya karşı kürek çekerek vakit kaybetmek gerekli değilse, akıntının yolundan faydalanmaya çalışın.
8- Zaman içindeki olumlu çalışmalarınız; düşüncelerinizi, zihninizi ve bedeninizi, amaçlarınıza karşı koşullandıracaktır. Eğer cesaretinizi kaybederseniz, zaman size yardımcı olamaz.
9- Hedefi bir kere vurmuşsanız, asla bırakmayın. Kendinizi geliştirerek profesyonelleşin.
10- Başarınızı paylaşın. Tek başına ilerlerseniz, dengenizi kaybettiğinizde destek bulamazsınız.

Bir işi başarmak için, önce inanmak gerekir. Şüpheci davranırsanız, hedefi net göremezsiniz. Tereddütleriniz varsa, iyice düşünün. Yapabileceğinize hala inanıyorsanız, sizi o saatten sonra kimse tutamaz.

Zirvede buluşmak üzere, iyi çalışmalar.

Emre Türker

Picture: deviantart

8 yorum:

  1. Ne güzel bir yazı yine.
    Hani isim yapmış kişilerin hayatlarını inceleyin, demişsin ya. Bu tamamen Goethe felsefesidir aynı zamanda.Hayatını bir eser olarak ellerinde şekillendirdiğinden bahseder hep.Şansın fazla etken olmadığını savunur.
    ''Cesaret yoksa esaret vardır'' şeklinde güzel bir veciz sözle bitireyim.
    Eline sağlık Emre.Yazıların ne kadar naif. Ve ilaç gibi geliyor..

    YanıtlaSil
  2. Bende Zeugmam gibi düşünüyorum öncekileri aratmayan güzellikte olmuş yine
    Konuyu kendime yorarsam ben hiç isabet ettiremedim
    hep ıskaladım
    böyle devam edermi bilemem

    YanıtlaSil
  3. ısabet ettırecegımız , 12den vuracagımız anlar yasamak dılegıyle...guzel bır yazı olmus...

    YanıtlaSil
  4. 1-Amaç belirleme 2-Araçları hazırlama 3-Başarmışları inceleme 4-Hedefe odaklanma 5-Koşulları hazırlama 6-Morali yüksek tutma ve
    7- Sans ve tabii ki çalışma...
    Notlarımı aldım. Bu güzel paylaşım için çok teşekkürler. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. Zeugma… Goethe’nin felsefesiyle ilgili açıklamaların çok güzeldi. Bu anlatımın bile kendi başına küçük bir konuyu barındırıyor. Düşüncelerin için teşekkür ederim.

    Kumsal… Iska, işin başında ya da belli aralıklarla denemelerimizden vazgeçtiğimiz anların sonunda gelen bir yıkımdır. İçindeki inanca sahip çık. Önüne çıkan tüm engeller, üzerinden atlamanı bekleyen hayatın küçük bir sınavıdır. Bu inanca sahip olduğun sürece, bunun böyle devam etmeyeceğine inanıyorum. İçindeki olumsuzlukların kapısını kapatma vakti çoktan geldi. Öyle değil mi?

    Dolunay… Genel anlamda herkes için dilekte bulunman çok güzel. Toplum için kazanmayı düşünürsek, içinde yaşadığımız için birey olarak da sonuçlardan etkileniriz. Bu, başarıyı paylaşmakla eşdeğerdir.

    Asuman Yelen… Aldığın notları uygulamanı ve bir gün “hedefi tam orta noktasından vurdum, hem de defalarca” diyerek beni hatırlamanı umut ediyorum. Başarılar.

    YanıtlaSil
  6. Peki ya heyecan?O'nu ne yapacağız?Heyecan demek yüreğin hızlı atışı demek.Heyecan demek ellerin titremesi demek.Birde heyecan yaşamak demek.Onsuz olmaz.En azından bneim için.
    ''Başarmak için heyecanınızı yenin'' diyecekseniz.Ben başarısızlıklarımla ödüllendirilmeyi tercih edeceğim bu durumda.Heyecanım.Hayatıma sunulmaş en büyük ödülüm.

    YanıtlaSil
  7. Merhaba,
    Bu yazıda anlattıklarınızı yıllar önce üniversite sınavına hazırlanırken uygulamıştım. Hedefim belli idi, araçlarım tamam, hayallerim ise sınırsız. Sonunda isteğime ulaştım.
    Aradan bunca yıl geçtikten sonra farkettim ki, bugün geldiğim noktada yaşadığım bir takım olumsuzlukların nedeni, geçmişte kendiliğimden geliştirdiğim ve işe yaradığını test ettiğim bu yöntemi artık kullanmıyor olmamdı.

    Bugünlerde tekrar küllerinden yaratmaya çalışıyorum içsel gücümü. Bu dönemde yazınız ilaç gibi oldu. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  8. İDEA... Haklısın idea, heyecan her işte ve her durumda, peşimizden takip eden bir gölge gibidir. Fakat heyecan, apayrı bir konu. "Heyecanı yenin" desek de, o kadar kolay olmayacaktır. Daha önce bu durumla ilgili birtakım konulara değinmiştim. Heyecanı iki gruba ayıralım. Birisi başarmak adına hissedilen coşku, diğeri telaş veya sabırsızlıkla gelen panik. Birincisinin zarardan çok yararı vardır. İkincisi tehlikeli olduğundan kontrol edilmesi gerekir. Bunun çeşitli yöntemleri var. Mesela kendinizden mevkii olarak çok üstün biriyle karşı karşıyasınız. Düşünülmesi gereken "onun benden ne farkı var ki, o da insan. Kendime güveniyorum, ben de çalışmalarımla başarımı ispatlayabilirim" gibi sözler olabilir. Fakat bu heyecanla ilgili durum; iş görüşmesinde, iş toplantısında veya sahneye çıkarken, kısa farklılıklar gösterebilir.
    Anlattıkça konu yeni bir başlığa gidiyor. Bu şekilde kısa bir kestirmeyle heyecanları şimdilik sonuçlandırıyorum. Sevgiler.

    Kağıttan Gemiler... Herşeye rağmen bir şekilde uyanmak iyi bir gelişme. Çocukluğumuzda zengin bir hayal gücüne sahipken, zamanla bu zenginliği yaşamdaki çevresel etkenler nedeniyle kısıtlıyoruz. Sınırsız düşüncelerimize sınır koyarak, kendimizi frenliyoruz. Okul zamanı çalışmalarının ardından gelen iş hayatı, çevrendeki çalışanların belli fikirlerini sürekli duyuyor olman dolayısıyla kısır döngüye girmiş olabiliyor. Zaten çalışanların büyük çoğunluğu, işyerindeki çeşitli problemlerden dolayı şikayetçi ve memnuniyetsizdir. Bu durum doğal olarak her yeni gelenin düşüncelerine de işleniyor. Mümkün olduğunca pozitif etkiyi kaybetmemek gerekiyor. Başarının küllerini yeniden alevlendirebilmene sevindim. İlacın kalıcı olmasını ümit ediyorum.

    YanıtlaSil