Android Lenore İsimli blogunda
Sel,
Bi İnsanı Hayal Etmek düşüncesiyle, kelimelerin ucundaki kişileri hayal kamerasından görebilmemizi istiyor. Daha önce tanımlamalar yapmıştım ama Sel’i kırmak olmaz. Önceliği ona verelim.
Sel… O bir çılgın. Hayatında yeterince sorun varken, o ayakta durup nefes almaya çalışan biri. Kimin ne söylediğini çok takılmayan, biraz asi, sevdiğine aşık ve son zamanlarda fazlasıyla fanatik. Çıtı-pıtı. Kızdırırsan fena, ama anlarsan çok makara…
BodrumSibel… Antik dünyanın Ütopik kişiliği. Geçmişimin ayak izlerinde sanki rol almış, aynı mekanları koklamış, çok fazla beklentisi olmayan ama eğlenmeyi seven biri. Yeri geldiğinde seven, yeri geldiğinde gülen, yeri geldiğinde avazı çıktığı kadar bağıran, kuralcı dünyanın anti hareketi.
nєнιяѕєℓ... Anlamadığınızda, cümlelerinde kaybolursunuz.
Anladığınızda ise ruhunuz bedenden kopararak boşlukta dans eder.
Tek dozda uçuran, bağımlılık yapan, aşkın kırmızı yüzü…
Franche… Franche'nin Masallarını okuyorsanız, yeni doğan bir güneşi izliyorsunuz demektir.
Her gün capcanlı… Sanata aşık, sanat da ona. Sempatik, kafileli, seviyeli…
Pino… Birçok yayında görürsünüz çizgilerini. Mutlu aile hayatını çizgilerine dökmüş, problemlerle barışık, hayata barışık, sanatına aşık. O bir şaheser. Çocukluğu her gün yeniden keşfeden, resim defterinin renkli kişiliği.
KaRaMeL… Dinlemeyi ve paylaşmayı sevmektir karamel tanımak. Sıkıntılar var olsa da, mutluluğu görmek için kafasını kaldırmayı çok iyi bilir. Sevdiğinde sonuna kadar yanında… Üzmeyi sevmeyen, dünyayı mutlu görmek isteyen…
Kelebeğin Ömrü… Bazen şiddetli görünse de, özünde dost… Çizgileriyle yaşamını karıştırmamak gerek. Yardımı seven, kinden uzak, sıcak, sevgi dolu… Eğer yaşamında yer alıyorsanız, dünyanın öbür ucundan çağırsanız, elindeyse gelebilecek kişilikte. İnandığım, inanmak istediğim biri.
Öykü… Öyle sade ki, karşı çıkacak çok fazla kişi çıkmayacaktır karşısına. Şiddeti değil sevmeyi, karamsarlığı değil huzuru aynasından yansıtan şirinlerin şirinesi. Şimdiki haline bakınca anlıyorsunuz ki, çocukken ne sevimliydi kimbilir :)
Böcek… O benim sakladıklarım arasına aldığım sevgi kutucuğum. Dünyanın en sevimli böceklerinden :) Kızınca daha sevimli oluyor. Temasındaki çekicilik, kelimelerine yansıyor. Ben onun kar tanesi olduğu bir yazısında, bembeyaz olmuştum. Yazdıklarında, bilirim ki yorumla beni der, yorumlayınca yanıma gelir oturur sohbet eder benimle sanki…
yesari… Başımın tatlı belası :) kimi zaman falcıdır, kimi zaman gezgin. Gelir sana takılırsa, sakın kızma. Her şey biraz daha gülümsemek içindir. Sanal dünyada yumruk nedir ki, kahkahalar bir olunca. Hayat tuzsuz olsun, yesarisiz olmasın :)
RiGoR MoRtiS... Demişimdir her zaman aşk platoniktir diye, ama RiGoR için platonik olmak bazen gerekliliktir. Uzaktan sever, incitmeden yaklaşır, sonra evin duvarlarına bağırır, kelimeleriyle döver sevgisini. Bir gün ona aşk salatası yapıp yanında yanardöner bir sevgi tabağı göndereceğim. Ama hiç bitmeyecek. Ne zaman yalnız kaldığını hissederse, tabağından alıp bir parça indirsin diye ruhuna…
Demet… Belki bir megaloman, belki bir radikal, belki de kendi halinde. Aslında o renkli bir karışık salata. Özgüven tanımında kişiliği, çizgilerine ve şekline güveni, onu daha cesur yapıyor. Yıkılanlarla vakit kaybetmez, sulu göz yağmurlardan hoşlanmaz. O nedenledir şemsiyeli modelleri. Hayatın içinde kukla, ama ipler onun elinde.
Kişileri tanımlamak gerçekten zordur. Bizimki biraz eğlence, biraz kaynaşma. Yorumladıklarım bilirler ki, uğradığım mekânlara ziyaretim, gelip geçici değildir. Kimi zaman çaktırmadan laf yediğim olur. Hayat anlayışımda, kimseyi kırmak yoktur. Popüler olmak için yaşamam, nefes almak için yaşarım. Paylaşmayı severim paylaşımları görmek için. İnsan, çektikçe daha fazla yazarmış ama ben tam tersini yaşatmak isterdim. Kimi zaman esiri oluyorum söylediklerimin ve arkasında duramıyorum. O zaman, mutluluk nedir diyorum kendi kendime. Mutlu olmamak için sebep değil, gülmek için neden arıyorum. Böylece daha kolay oluyor yaşamak.
Yukarıda tanıttıklarım, mimlediklerimdir. Ama kimsenin kapısına dayatma bırakmıyorum. Eğer gelip de okursanız ve Asi Sel’in mimini sevdiyseniz, sizler de anlatın. Ben mutlaka gelir okurum.
Sevgiler
Emre Türker
Picture:
deviantart