13 Ocak 2010

Election (1999)

Türkçe Adı: Seçimler
Tür: Komedi / Dram / Romantik
Yönetmen: Alexander Payne
Süre: 103 dakikaOyuncular: Matthew Broderick, Reese Witherspoon, Chris Klein, Jessica Campbell, Phil Reeves, Molly Hagan, Delaney Driscoll, Mark Harelik, Colleen Camp, Frankie Ingrassia, Joel Parks, Matt Malloy, Holmes Osborne, Jeanine Jackson, Loren Nelson

Sosyal faaliyetlerde sürekli ön planda yer alan başarılı öğretmen Jim McAllister (Matthew Broderick), okulunda tam 3 kere yılın öğretmeni seçilmiştir. Ayrıca o; ailesine düşkün, neşeli, öğretmeye ve yardım etmeye aşık bir adamdır.

Tracy Flick (Reese Witherspoon), okulda her alanda ön planda görünen bir isim. Çalışkan, başarılı, aktif ve atılgan. Hiçbir öğrenci ona rakip olamaz. Belki de bu yüzden, öğrenci meclis başkanlığının tek adayıdır. Her yöne profesyonelce bakar, ihanete bile…

Paul Metzler (Chris Klein), belki popüler değildir. Fakat insanlığı ve hayata bakışıyla, okulun en takdir edilen öğrencisi olmuştur. Üvey kardeşi Tammy Metzler (Jessica Campbell) ise, tam bir isyankâr, umursamaz ve farklı seçimleri olan bir kızdır. Ne olursa olsun Paul, onu çok sever.

Kaderin çizgisi bellidir. Fakat onu şekillendiren insandır. Belki de öğretmen olarak Jim McAllister duruma müdahale etmeseydi, olaylar farklı sonuçlanacaktı. Peki neydi tüm yaşananlar?

Election; kabul edelim ya da etmeyelim, doğru ya da yanlış, yaşamın nasıl ilerlediğine dair hazırlanmış eleştirel bir komedidir. Profesyonel, duygusal ve isyankâr yönden olayları gören ve izleyiciye sunan bir yapım olması açısından, başarılı.

Emre Türker

Picture: impawards

12 Ocak 2010

Gitmek mi zor, kalmak mı zor?


Daha önce buralarda bir yerlerde yaşanan hatıraları geride bırakıp, hiç var olmamışçasına gitmek. Sanki hiç solumamış, çiçekleri hiç koklamamışsınız gibi. Buram buram terlenen, kalp çarpıntılarının tavan yaptığı, seslerin yalnız paniklerde oluşan soyut duyumsamalardaki oluştuğu an gibi. Kim bilir kaç kez, o suskun ama gururlu insanın, dik başlı geri dönüş hayallerini kurmuşsunuzdur.

Git-gel’ler, hayatın vazgeçilmez grafikleri. Daha önceki yaşanmışlar ışık tutar geleceğe. Fakat hiç gidilmemişlerdir merak uyandıran. Uzakta bilinen bir karanlık ve siz, hayalde parlayan ışığa doğru koşarsınız. Bazen o karanlık hiç bitmez, bazen de yakamoz parıltıları gittikçe artar ve gittiğiniz yoldan bir daha geriye dönmez istemezsiniz.

Gitmek ve ardından geri dönmek… Geri dönüşlerde “özlemle el açılacak” beklentileri, hüzünle sonuçlanmıştır. Hiç var olmamış gibi, belki hatıralarda silik bir karakter şeklinde, zaman içinde kaybolmuş, yani unutulmuşsunuzdur. Cenaze feryatları gibi olsa da uğurlanışınız, hayat devam eder. El açanlardan çok, öğütlerle karşılaşırsınız. Destekçilerin köstekçilere dönüşümü, yandaşların ise siste dağılımı gerçekleşir. Zaten “Gitme”meniz gerektiği hatırlatılır, an ve an, defalarca.

Tekrar gitmek zorunda kaldığınız anlar var mıdır?

Gitmek... Aşkta gitmek, yolda gitmek, savaşta gitmek, sonra da yitip gitmek…

“Ne gittiğimle övündüm, ne kaldığımla.
Ne zaman gitsem, içimde bir telaş.”

Sazlı-sözlü bir hicaz makamı eşliğinde, “Gitmek mi zor, kalmak mı zor” sözlerinin ardından kadehler tokuşturulurken, ağır sigara dumanları yükselir ve siz, olanlara anlam veremezsiniz.

Sanırım ne gitmek, ne de kalmak,
Zor olanı geriye dönmek olsa gerek…

Emre Türker

Picture: flickr

11 Ocak 2010

The Young Victoria (2009)

Tür: Dram / Tarih / Romantik
Yönetmen: Jean-Marc Vallée
Süre: 105 dakika
Oyuncular: Emily Blunt, Rupert Friend, Paul Bettany, Miranda Richardson, Jim Broadbent, Thomas Kretschmann, Mark Strong, Jesper Christensen, Harriet Walter, Jeanette Hain, Julian Glover, Michael Maloney, Michiel Huisman, Genevieve O'Reilly, Rachael Stirling, Morven Christie

Victoria (Emily Blunt), İngiltere Kralı William’ın torunudur. Kraliyeti ondan devralacak başka bir çocuk dünyaya gelmemiştir. Bu nedenle sıkı kurallar içeren Kensington Sistemi’nde yetişir. Güncel kitaplar, okula gitmek ve hatta tek başına merdivenlerden inmek bile, ona yasaklanmıştır. Victoria’nın babası ölünce, sözde danışman Sir John Conroy (Mark Strong), Belçika krallığından gelme Victoria’nın annesini (Miranda Richardson) kullanarak, tüm yetkilerin kendisine toplanmasını planlamaktadır. Fakat henüz çocuklu yaşardan itibaren Victoria, bunun farkındadır.

Belçika Kralı Leopold, Victoria’yla gelecek kurması düşüncesiyle yeğeni Prens Albert’i (Rupert Friend) İngiltere’ye gönderir. Böylece Leopold soyu olan Coburg hâkimiyeti, daha da güçlenecektir. Ayrıca bu sayede İngiltere, Belçika’ya da yardım edebilir.

Tüm bu siyasi gerginlik içinde Albert ve Victoria, gerçek aşkı yaşamaya çalışacaktır.

Kraliçe Victoria’nın (I. Victoria) gençliğini konu alan bu biyografik yapım, arka planda geçen bir tarihin ışığında yaşanan aşkı anlatıyor. Romantik havayı solurken, tarih hakkında bilgi edineceksiniz.

Emre Türker

Picture: impawards

Nefes: Vatan Sağolsun (2009)

Tür: Dram
Yönetmen: Levent Semerci
Süre: 128 dakika
Oyuncular: Mete Horozoğlu, Birce Akalay, İlker Kızmaz, Banu Çiçek, Barış Bağcı, Engin Baykal, Özgür Eren Koç

Yıl 1993. Yer, Güneydoğu Karabal Jandarma Karakolu.

Karakola destek için gelen asker grubuna teröristlerin ateş açması sonucu, 2 asker şehit olur. Yüzbaşı ve askerleri karakola vardığında, nöbetçi askeri uyurken görürler. Durumun ciddiyetini fark etmeyen askerleri, derin bir nasihat sonunda affeden komutan, yoldaki pusuyu unutamamıştır.

Askerin tek haberleşme aracı, telsizdir. Kod adı doktor olan teröristlerin başı asker telsizine sızarak komutana tehditler savurunca, arazi araştırmaları arttırılacaktır.

Askerin psikolojik durumu, özlemleri, acısı, eğlencesi ve beklentileri, beyazperdeye profesyonelce aktarılmış. Oyuncuların verilen rolleri ustaca canlandırması, anlatımdaki manayı kuvvetlendiriyor. Son yıllarda en çok konuşulan film olmuştur.

Emre Türker

Picture: sinematurk

Hayvan Çiftliği


Yazar: George Orvell
Çeviren: Celal Üster
Sayfa Sayısı: 160
Kitap Boyutu: 12,5 x 19,5
Yayınevi: Can Yayınları

Bir çiftlikte etkili konuşmalarla diğer hayvanların ilgisini çeken Domuz, yönetimi ele geçirir. Yeni belirlenen ilkeleri şöyledir:

Hiç bir hayvan yatakta yatmayacak
Hiç bir hayvan alkol içmeyecek
Hiç bir hayvan, diğer bir hayvanı öldürmeyecek
Ve bütün hayvanlar eşittir...

Fakat zamanla yönetimdeki domuzlar, kuralları gittikçe kendilerine göre şekillendirecektir.

Tarihe geçmiş bir fabl (ders vermek amacıyla anlatılan, hayvanların kişileştirildiği hikâye türü) örneğidir. Kitabın yıllardır güncelliğini koruması, anlatım ve akıcılıktaki mükemmellikten kaynaklanıyor. 1903-1950 arasında yaşamış George Orvell’ın, işçi sınıfındaki açlığı tanıdığı bilinmektedir. “Paris ve Londra'da Beş Parasız” kitabı, bir çeşit biyografi sayılabilir. Ülkemizde ilk zamanlar çocuk kitabı olarak tanınan kitap, kapitalizme karşı sunulan sosyalizm düşüncesinde, iktidarın ayak oyunlarına eleştiri olduğu anlaşılmaya başlamıştır. Yazarın en ünlü yapıtları, “1984” ve “Hayvan Çiftliği” dir.

Emre Türker

10 Ocak 2010

The Lovely Bones (2009)

Türkçe Adı: Cennetimden Bakarken
Tür: Polisiye / Dram / Fantastik / Gerilim
Yönetmen: Peter Jackson
Süre: 135 dakika
Oyuncular: Saoirse Ronan, Mark Wahlberg, Rachel Weisz, Stanley Tucci, Susan Sarandon, Amanda Michalka, Jake Abel, Rose McIver, Michael Imperioli, Nikki SooHoo, Reece Ritchie, Thomas McCarthy, Andrew James Allen, Carolyn Dando, Anna George, Charlie Saxton, Christian Thomas Ashdale, Robyn Malcolm, Stink Fisher, Stefania Owen, Steven Moreti, Tina Graham

“6 Aralık 1973'te öldürüldüğümde 14 yaşındaydım.”

Bir sapık tarafından öldürülen Susie (Saoirse Ronan), daha ergenliğini bile yaşayamamıştı. Ailesinin beklentileri, yaşayamadıklarına karşı özlem ve cinayetinin ipuçları, Susie’yi cennet ile dünya arasında bir yerde tutar. Artık yapması gereken tek şey, dünyadan kopmaktır.

Alice Sebold’un aynı adlı romanından uyarlanan film, fantastik havada geçen bir çeşit polisiye olarak tanımlanabilir. Kitap, Türkçeye de çevrilmiştir.

Emre Türker

Picture: impawards

09 Ocak 2010

Zihinsel Kurulum


Hayatın bir problem olduğu düşünülürse, her geçen gün daha fazla soru çözüyoruz. Doğru kalıpları benimsiyor, yanlış bulduklarımızdan ise uzaklaşıyoruz. Her yeni problemde, daha önce karşımıza çıkmış benzer sonuçları hatırlıyoruz. Fakat bu çözüm ezberleri rutine dönüştükçe, keşif yeteneğimiz azalıyor.

Labirent düşünün. Çocukların en sevdiği bulmaca türlerinden biridir. Çocukluğumda, labirent çözmekten çok, labirent yapmaktan hoşlanırdım. Üretmek, halen en sevdiğim hayal noktamdır. Genel anlamda soru oluşturmak istemeyiz. Soru vardır ve çözmek gerekir. Oysa soru oluşturma fikri, olasılık kavramınızı ve çıkış noktanızı geliştirir. Hayatınızın günlük rutin dönemi, labirente benzer. Evden çıkışınız, üzerinden geçtiğiniz yollar, varmak istenen yer ve geri dönüş. Fakat aynı yollar sizi köreltecektir. Farklı yollardan gitmek, yol üstündeki görmediklerinizi keşfetmek, yani her yeni ve farklı bakış açısı, size yeni bir labirent bulmacası sağlar. Bu da, heyecanınızı ayakta tutmaya yardım edecektir.

Problemleri tek noktadan kurgulamak, sabit bakış açısı ve ezberlenmiş çözümler, zihinsel kurulum olarak ifade edilir. Birbirine benzer problemlerin çözümünde, farklı teknikler araştırmadan, eldeki verilerle hareket edersiniz. Örneğin, okulda bir öğretmenin öğrencilerine öğrettiği formülün ardından soracağı soruda, herkes klasik formülle çözüme konsantre olur. Her benzer soruda, zihin belli formülleri anımsar. Tanıdık bir hikâye vardır. “Matematik dersi içinde başka şeyler hayal eden öğrenci, tahtadaki işlemi ödev sanarak defterine yazar. Dersi dinlemediğinden soruyu çözemediğini düşünmektedir. Fakat öğretmeninden korktuğu için sabaha kadar aynı problem üzerinde yoğunlaşır ve sonunda sonucu bulur. Sabah erkenden çözümü öğretmenine gösterir. Öğretmen şaşkındır. Çünkü öğrenci, çözümsüz örnek sorulardan birini çözüme ulaştırmıştır.” İşte bu kıssadan hisse, imkânsızlık ve standart düşünce kalıbından çıkmaya, yani zihinsel kurulumdan uzaklaşmaya örnektir.

Şimdi konuda anlatılanları iyice düşünün. Sonra resimdeki şekle göz atın. Bu şekil, “dokuz nokta” ya da “9 doğru 4 çizgi” problemi olarak bilinir.

Soru şu:
— Dört çizgi çizilecek.
— Başladığınız noktadan itibaren çizgiler birbirine takip edecek. Yani ikinci çizgi, birinci çizdiğiniz çizginin sonundan başlayacak (Klasik düşünceyle, çizgi çizilirken el kalkmayacak)

Bu kurallara uyarak, 9 noktayı dört çizgiyle birleştirin.
Not: Standart bakış açısıyla çözüm zor. Biraz geniş düşünün.

Çözüm için TIKLAYIN.

Özellikle okul öncesi çocukları, zihinsel kurulumlardan uzaktır. Bir şey sorduğunuzda hiç beklemediğiniz cevaplarla karşılaşabilirsiniz. Bu nedenle, bilişsel kavramlarda önem kazanan yaratıcılığın gelişimi için, heyecan ve keşfetme adına çocukların gözlenmesi tavsiye edilmektedir.

Emre Türker