Başlığı görünce, dilimize sonradan yerleşen bir deyimle, paraya önem veren birinin bakış açısından yola çıkarak konunun belirlendiğini düşünebilirsiniz. Durum öyle değil, tamamen duygusal…
Klasik sorulardan biridir: Aşkta tip mi önemli, yoksa duygular mı? Sorunun içeriğinde aşk varsa, zaten cevabını bulmak o kadar da kolay değil. Kişisel görüş genel ortalamayı etkileyeceği için, ortalamalarla ilişkinin yönünü belirlemek çok mantıklı sonuçlar vermeyebilir. Öyleyse bakış açımızı neye göre belirlemeliyiz?
İlişkilerde en kolay yol, kader çizgisine göre hareket etmek olmalı. Biriyle konuşmadan önce “kaderde varsa olur, yazılmamışsa zaten olası değil” gibi mantık, plansızlığa yol açar. Kadercilik, insanın cesareti ve inancı için mutlak gerekli olmasına karşın, her şeyin bağlandığı bir uç nokta değildir. Karşılıklı duygular ve bakışlar, titreşimlerin odak noktasıdır. O yüzden bazı durumlarda “nasıl olsa kader bu” diyerek ortaya atılırsanız, bu davranışlarınızın kaderin büyük tokadına dönüştüğünü de görebilirsiniz.
İnternet ortamı, bizim için en büyük testlerden biridir. Çünkü orada milyonlarca kişi birbiriyle bağlantı kurup iletişime geçiyor. Bilinmeyen yerlerden kelimelere dökülerek başlayan aşklar, sürpriz sonuçlara da davetiye çıkarabiliyor. Fakat gerçekçi olmak gerekirse, daha önce hiç karşılaşmamış birilerinin internet üzerinden iyi ilişkiler kurması ne derece olası olabilir ki? Bunu ancak yüz yüze geldiğinizde anlayabilirsiniz. Çünkü olasılık çok düşüktür. Kelimelere yansıyan düşüncelerle bedensel uyum birbirini tutmayabilir. Sanal duygularla başlayan ilişkilerin, sanal ortamda kalması yüzdeye oranla daha mantıklı. Sanal dostluklar sizi rahatlatabilir ama bir noktadan sonra planlanan anlaşmalı bedensel karşılaşmalar, duyguların çatışmasıyla sonuçlanacaktır. Çünkü hayal ettiğiniz tiplemenin bedene uyumu çok zordur.
Ne kadar “tipe değil de duygulara bakıyorum” deseniz de, ufak yanılma paylarını hesaptan çıkarırsak, eninde sonunda ruh eşinizle birlikteliğinizde bir beden uyumu arıyor olacaksınız.
Emre Türker
Picture: flickr
Düşündüm, her şey böyle olmayabilir değil mi!
YanıtlaSilTeşekkürler, selamlar.
alizafersapci… Elbette, hayatta hiçbir şeyin garantisi olmaması gibi. Hatta garantisi verilenlerin bile hata payı oranı daima mevcuttur…
YanıtlaSilevet yanıltıcı başlık:) ama yanıltıcı işler bazen çekici oluyor ki senin başlığın ve bide kullanmış olduğun fotoğrafla bütünleşince dikkat çekici oluyor ..ya acaba ne yazmış diye merak uyandırıyok ki bende öyle oldu:) neyse konuya gelem; şusanal ortamlarda yapılan sanal ilişl-kileride bir türlü anlamış değilim. ilikşi dediğin yazışarak değil bakışarak, dokunarak, koklaşarak, ten tene ve göz göze olur be kardeşim. elbetde fikir ve düşünce uyumun yanında beden uyumuda önemli bir faktördür. aksini söyleyen bizi değil kendini kandırıyodur.
YanıtlaSilşu sanal ortam ilişkilerini de eleştirmeden geçemiyeceğim artık herşey o kadar online olduki; Sohbetler sanal,ilişkiler sanal,komşuluk sanal,aşklar sanal, hatta düşmanlık bile sanal olmuş be kardeşim.insanlar doyuramamış cinselliklerini sanal ortamlarda doyurmaya başlıyolar. aslında bu iletişimlikden çıkmış iletişimsizlik olmuşdur bana göre!...
canlı canlı İLETİŞİN kardeşim ne öle sanal öpücükler sanal sevişmeler!..
sende öle bi yazı yazmışsın ki en takıntılı olduğum konuya parmak ayak vs bişii basmışsın yahu..neyse bu kadar yorum yeter bu da nerdeyse bu da yorumdan çıkdı yazıya dönüşdü hayal_si
cüs.
BodrumSibel… O ne güzel yazmışsın öyle :))) Bodrum’un gülü, dediklerine katılıyorum ama bu sanal ilişkilerin tatmin noktasında farklı şeyler var. Yani insanlar bazı şeylere aç. Açlık insana neler yaptırmaz ki? Tatmin noktasında yönünü şaşırıp öyle noktalarda çıkış arayanlar var ki, bunu burada açıkça yazmama bile gerek yok sanırım. İşte o açlık nedeniyle insanlar sanal yazışmalar ve sanal bilimum uygulamalar yapıyorlar. Aslında benim anlatmak istediğim biraz daha yalındı, seninki fazla agresif olmuş :)
YanıtlaSilBazı evlilikleri örnek verelim. Eşiyle veya dostlarıyla paylaşamadıklarını, kimsenin görmediği, bilmediği ve şeklini bile çizemeyeceği kişiliklere anlatarak, bir çeşit boşluk dolduruyorlar. Böyle durumları gazetelerdeki Güzin Abla köşelerine de benzetmek yerinde olur. Sanal ortamlarda birçok kişi kendine Güzin abla, yani içini dökeceği kişiler arıyor. Kendi kelimelerine cevap veren kişi karşı cinse (ya da öyle olduğunu yazanlara) daha bir duygusal açılımlar yaşıyor. Hatta daha ileri gidip, onsuz yaşayamayacağını, kendisini terk etmeme gerektiğini yoksa intihar edeceğini bile söyleyenler çıkıyor. Bu kadar şiddetli olmadıktan sonra, sanal yazışmaları çok aykırı bulmuyorum. Hatta ben sanal dostlukların faydalı olduğunu bile düşünüyorum (aşk değil bak, dostluk-arkadaşlık)
Evet sanal ilişkilerin sınırını iyi ayarladıkdan sonra tabiki bi sakıncası yok. bunda hemfikiriz. örneğin bizim şuan yaptığımız gibi; ne ben seni gördüm ne sen beni ama uzun zamandır yazılarımızı yorum ve düşüncelerimizi paylaşıyoruz. ki bizim gibi bir çok insan da vardır. keşke herkes böyle düzeyli paylaşabilse herşeyini sanalda o zaman buna varım.
YanıtlaSilbeni agresifleştiren nokta, insanların ilişkilerini saptırması ve sapkın bir toplumun oluşması ki bu beni gerçekden korkutuyor. insanlar gitdikçe sapkınlaşmaya başladı.
gerçek hayatda en yakını ile (eşi dostu vs..) paylaşamadıklarını yada paylaşmaya cesaret edemediklerini sanal ortamda tanımadığı insanlarla paylaşması dediğin gibi güzin abla misali:) bu tip paylaşımlar tehlike doğurabiliyor...çünkü karşındaki insanın ne p..k olduğunu bilemezsin. insanlar bi başka oluyor sanal ortamda ...sapkın insan modeli internet ortamında daha çok biliyorsun. çünkü bu tip insanlar, ekran karşısında kendilerini daha rahat hissediyor. geç klavyenin başına yazabildiğini yaz bu tarz insan sana ne verebilir ki daha çok akıl sağlığını bozar ve seninde dediğin gibi intihar edenler bile çıkabiliyor.
evet insanlar aç malasef .en çokda cinsel açlıkdan zaten çıkıyor bu tip sorunlar ya!..işde o yüzden agresif olmamak mümkün deel. çek bi tekila ordan benim tansiyon yükseldi yine:) yazıyomda yazıyom..bu konu nun sonu gelmez.ama en azından sen, ben gibi birkaç insan var yine de şu sanal alemde paylaşacak
cheers in heaven
BodrumSibel… Doğru değer yargıları içinde beni parmakla gösteriyor olman, ne kadar mutluluk verici anlatamam. Göğsüm kabardı vallahi :) Sonuçta insanız, iltifat hoşumuza gidiyor :)
YanıtlaSilBodrum gülü, hayatımı yazarak geçirmeme rağmen yaklaşık 1,5 yıllık bir blogger paylaşımlarım var. Bu dönem içinde baştan beri yazışarak dertleştiğim, yorumlarda bulunduğum ve gülüştüğüm ender kişilerden biri olduğunu biliyorsun. Bu dostluklar bambaşka. Sanal olarak kalması da ayrı bir güzel. Yoksa bir araya gelsek, kimbilir ne kadar kusur bulacağız birbirimizde :) Yok, kusurumuz bize kalsın, yazılarımız ve kelimelerimiz tatlı konuşsun ve konuşmaya devam etsin!!!
İnternette sapkınlar, aslında şu bir dönem chat diye geçen MIRC programlarında daha fazlaydı. Kim-kime dumduma ortaya herkes bir şeyler karalıyor ve laf atıyordu. O dönemleri biraz atlatmış olsak da, sanal ikilem kimlikleri halen tehlike arz ediyor. Sanal kimlikte cinsiyet değiştirenler, farklı zevkleri paylaşanlar, rahatlamaya çalışanlar, saldıranlar veya gülücükler dağıtanlar. Açıkçası ben fazla saldırganlarla uğraşmıyorum. Ne zaman atışmalara katılacak olsam, can sıkıntısından başka getirisi olmuyor. Ben de sadece beğenmeye çalışıyorum, beğenmediklerimden ise uzaklaşmaya…
Bu sanal dostluklarımızdan memnunun. Bunun yanında kapı gibi somut dostlarım da var. Hala ekecek umutlarım da olduktan sonra, başka ne istenebilir ki! Teşekkürler Bodrum gülü, sen de bana yazdıkça yazdırttın…
ay benimde koltuklarım kabardı bre..tşk ederim. zaten karşılaşsak kesin birbirimize bi kulp bulurduk haklısın.
YanıtlaSilGerçi ben seni görüyorum ekranımdan :)!!!!
BodrumSibel… Bi şekilde ben de seni görüyorum :))))
YanıtlaSilYazışmak, paylaşmak, yorumlamak ve görüşmek dileğiyle… :))))))
Yazıdan çok yorumlara takıldım :)
YanıtlaSilÇünkü yazıyı mükemmel tamamlamış...
Sizinle aynı görüşteyim. Sanal aşk olmaz.Sanal dostluk ve arkadaşlık olur. Blog yazmak demek günlük tutmakla eşdeğer bence..Rahatlamak için, paylaşmak için, başa gelen bir şeylerin ders olması için yazılır bence.Genel amaç budur...Karşı taraf da bu amaçla okunur. Ziyaret ve yorumlara cevap verilir..böyle devam eder..Bazen açmaz, ara verirsin vb.vb..
Bu dünya standartları ölçüsünde böyledir.
Yani benim bildiğim ve uygulamaya çalıştığım budur.
Aşık olan varsa da hiç görmeden yakınlaşmadan olacak iş değildir ... O da tamamlanırsa diyebileceğimiz bir şey yok onlara dimi ama ?? :D
Çok şahane bir konuya parmak basmışsın bemolcüm. Tebrikler sana :)
Sibelcim, ceee.. yapmışsın buradan..Kendine iyi bak Bodrum'da..
sanırım sanallığın güzelliği daha gizemli bir ortam oluşturmasında. yani herşey bir anda gerçeğe dönünde bütün büyü bozulacak sanki. çünkü ister istemez insanlar sanal dünyada oldukları varlıklarından çıkıp ideallerindeki hayallerindeki insana dönüşüyorlar. hiçbir engel kalmıyor, sınırlar kalkıyor ortadan. ideale çok daha yakınlaşıyor kişiler de, ilişkiler de.
YanıtlaSilama gerçeğe dönünde o kadar ballı kaymak olmuyor işte. herşey pespembe olmuyori batıyor bir şeyler. sanırım insanlar da güzel pembe dünyalarını kaybetmek istemiyorlar..
eeeee ruh güzelliği dediysek ruhlar aleminde de yaşamıyoruz değil mi?
YanıtlaSildiye bilindik bir replikte ben ekleyeyim,
reklamlardan:)
ben bloğu açmakla kendime büyük bir hayır işledim bunu biliyorum ki
yıllarca aynı yerde 2 sene üst üste duramayışımızdan mı bilmem ama
dostum olmadı,sevindiğimde ilk aradığım yada sevindiklerinde üzüldüklerinde ilk aranan olmadım hiç.
saatlerce dertleştiğim insanlar da.
hep içimde biriktirdim ve tanımadığım insanlara yazdığım günlüklerde merktuplarda.
okumayacaklarını bile bile yazdım .
belki de yazarken tanımadığım olması bu yüzden di pisolojik tanıdığıma yazmamalısın beynime kazınmış gibi.
evlenincede rahat mektup yazamaz rahat günlük tutamaz oldum malum eşler anlık depresif kelimelerden pay çıkarabilirler kendileri ile alakalı olmasa bile.
ama blog bana arkadaş dosttan önce yazmayı geri verdi yazıp rahatlamayı
yazıp bambaşka bir dünyaya adım atmayı ki uzunnn zamandır kendi dünyamdaymışım.
ve günlüklerimde anlattığım tanımadığım ama tanıdığım gibi rahat diyaloglarla anlattığım arkadaşlar edindirdi.
beni merak eden benle sevinen hüzünlü kelimelerimde endişelenen insanlar..
tamam konuyu saptırdım yine.
sevgiler
ceee_EE_ledim siziiii:)
YanıtlaSilsevgiler..
Zeugma… Bazı zamanlarda yorumlar, konunun ana temasını aşarak alt başlıklar oluşturuyor. Ben bu yorumlara öyle önem veriyorum ki, her birinin cevabını, konuya verdiğim özen kadar ciddiye alarak değerlendiriyorum. Zaten bu paylaşımlar sonunda ortaya çıkan dostluklar, bu özverinin getirileridir. Yoksa değer vermediğiniz hangi varlıktan değer alırsınız ki?
YanıtlaSilZeugma, sanal dostluklar arasında aramızda geçen açık ve kapalı yorumlar, bu anlatılanlar içinde ayrı bir öneme sahip. İyiki varsın… ;)
Cerenkıral… Maskeler ardında yaşamak bu oluyor. Maskeyi taktıktan sonra, yüzündeki ayrıntıda saklı düşünceler görünmüyor. İnsanın bedeni, ruhun yansımalarını tamamlayan ayrıntılardır. Yüz yüze ilişkilerde zor olan kısım, bu dengeyi korumak. Sanal yazışmalarda beden dengesi yine ruh gözüyle çizilebildiği için, farklı denge planları üzerinde hareket ediyorsun. Bu da insanı yormuyor. Sanallık ayrı bir büyü. Hayat büyüden uzak, yani reel. Fakat hayallerimizi realiteye uygulayabilirsek, belki mutlulukları sanal çizgilerimizdeki kadar tutulabilir hale dönüştürebiliriz. Yazdıkların insanı derinlere götürüyor… ;)
asyaselda… Senin yorumların üzerine bir blog açılabilir diye düşünüyorum. Her yorumun ayrı bir post :) Ben, yazdığın yorumlarda, konuların dikkatle okunarak ve hissedilerek sindirilmiş kelimeler sonrasında hazırlanan cümleler görüyorum. Teşekkür ederim.
Blog açma konusunda aynı düşünceleri paylaşıyorum. Hatta geç bile kalmış olabiliriz. Eşler canlı paylaşım, bloglar sırdaş, dostlar ise hislerimizin dökümü oluyor. Genel anlamda bunlar birbirine de karışabiliyor. Biraz açlığın ne yönde kişiyi rahatsız ettiğine ve doyum beklentisine, kelimelerin ve düşüncelerin boyutuna göre de değişebilir. Ne olursa olsun, internet üzerindeki oyunlar içinde boğulmadan, reklam tıkları arasından sıyrılarak ve özenle bir şeyler kanıtlama çabasından uzak, sade blog yazıları, bence önemli bir ayrıntı.
Konuyu saptırmadın, aksine iyice pekiştirdin. Yakınlardan hiç eksik olma… Sevgiler…
BodrumSibel… Seni gidi çılgın şey seni :)))))
Bazı şeylerin açlıktan doğduğuna katılıyorum ben de. İnsanlar öyle bir koşuşturmacada boğuluyor ki, tanımadıkları insanlara bir şeyler anlatmak sadece bir rahatlama hissi. Tabii amacı başka olanlar da var o ayrı, onlar gerçek hayatlarında da normal değer yargılarına göre değerlendirilemiyorlar bence.
YanıtlaSilbiraz öyle oluyor değilmi:)
YanıtlaSilsenin yazılarını ve bloğunu kullanıyorum aslında hi ho haaaaa:)
bloğumda yazamadığım anlarımı senin yazılarına yorum yapıyorum kusura bakma kötü amaçlara alet oluyorsun bir nevi:)
benim blog açmam ne kadar bana iyi geldiyse senin yazılarına yaptığım yorumlarda bir okadar iyi geliyor bana:):)
francesca mckennitt… Bazı saplantılar, boşluktan rahatsızlığa dönüşüyor. Aslında var olan bir somut varlığın görünmeyen yani soyut kısmına olan bağlantıda, insanlar farklı yönelimler yaşıyor. Açlıklarını ruhen dolduruyor ve yansıtamadıklarını açıklıyorlar. Üstelik bu kişiler, hiç tahmin edemeyeceğiniz konumda kişiler de olabiliyor. Son dönemlerde seks kanallarına yönelen yöneticilerin medyada sıkça görüntülenmesi, bundandır. Ayrıca Türkiye’de psikolog ve psikiyatrlara halen deli doktoru olarak bakanların oranı çok yüksek. Böyle olunca, insanlar tahatlama ve fikir alışverişini böyle amatör kanallardan yürütüyor. O zaman da zararın büyüklüğü katlanıyor.
YanıtlaSilasyaselda… Yazdıkların beni gururdan öte mutlu kıldı. Açıkçası yaptığın yorumlarda seni öyle güzel okuyorum ki, sanki karşımda hareketli anlatım, bir çeşit tiyatro gibi canlandırıyorsun. Bu amaçla benim blogumu istediğin gibi alet edebilirsin :))))) Anlatımlarındaki konu başlıklarında bir gün yorum blogu açarız, güzel de olur :) Hadi bakalım… Umarım benim yazdıklarımda senin aradıklarını bulmanı sağlayabilir ve yorumlamanda keyif verebilirim, amaç odur zaten... Teşekkürler…