Kalabalık şehrin sokaklarından geçerek evin yolunu tuttuğumda, istemediğim bir olayla karşılaştım. Yaşadıklarım, bazı şeyleri düşüncesizce söylediğimiz, söyledikten sonra pişman olabileceğimiz ya da hataları görmezden gelerek, yağ gibi üste çıktığımız durumları hatırıma getirdi.
Köşe başından karşıdan karşıya geçecektim. Caddedeki dört yolağzı, yoğun araba trafiğinin yaşandığı yer. Bir adam karşıya geçiyor. O sırada bir araba da yola hamle yapmış durumda. Karşıya geçen, hızla gelen arabanın içine doğru bakarak, yavaşça ilerliyor. Nedense şoför, gergin tavırlarla arabasından aşağıya iniyor ve adamın üstüne yürüyor.
“Ne bakıyon lan, kaşınıyor musun?”
“Sana baktığım yok, karşıdan karşıya geçiyorum.”
“Öküz gibi bakıyordun lan, senin ağ… sı….”
“Ayağım sakat benim, dikkatli yürüyorum.”
“Sı… lan ayağına, önüne bak, yola bak, bana bakma.”
“Ayağım sakat olduğu için dikkatli geçiyorum, sana bakmıyordum, hızlı yürüyemiyorum.”
"Konuşma lan, ağzını burnunu kırarım senin.”
Yukarıdaki diyalogu uzaktan dehşetle izledim. Benimle birlikte birkaç kişi ortalığı sakinleştirmek üzere hamle yaparken, şoför tekrar aracına bindi. Ayağı sakat adam, yavaşça yürümeye devam etti. Yüzünde sıkıntılı bir ifade, içinde kırık bir kalple…
Biri size baktığında, küfür mü etmiş sayılır? Memlekette “ne bakıyon lan” kavgalarını çok gördüm. Bazen bakışlarından gıcık kaparlar, bazen de bakışları mana edip kavga çıkarırlar. Bu tarz adamların benim gözümde 3 kuruş değeri yoktur. Bu tip adamları takdir eden, yine aynı ruh yapısına sahip varlıklar olabilir.
Delikanlı lafı, serserilerde kullanılan bir kelime değildir. Fakat gençliğimiz, delikanlılığı; sert olan, vurdu mu indiren, sigara içen, kızlara çok iyi laf atan ve kaç kızla yattığıyla ölçülen bir yapının altına gizliyor. Hiç yurtdışına çıkmamış adamlar, her cümlesinde “yurtdışında böyle değil” laflarıyla caka satıyor. Hayat ne garip. Dünyanın çilesi aslında budur. Dünya çok güzel ama kirleten bizleriz. Üstelik görünmeyen pislik, görünen kirden çok daha tehlikeli…
Emre Türker
Picture: flickr
bu kadar dengesiz insanların olabildiğine inanamıyorum.ağlayacağım yani.adam sana ayağının sakat olduğunu söylüyor lanet olası.hala neyin peşindesin.
YanıtlaSilJacqueline… Sanırım bazılarının kalp gözleri kapalı. Hayat terazi gibi. Ne kadar iyilik yapılırsa, o kadar kötülük hissi aşağıda kalıyor. Ama kötülükteki artış, onu göklere çıkarmakta.
YanıtlaSilAyağı sakat adam ''Ölüyorum,'' deyip can çekişse bile küfretmeye devam edecekti bu psikopat bence. Hatta silahı olsa üstüne boşaltırdı büyük bir ihtimalle.
YanıtlaSilNeyse ki bu defa etraftan yetişip sakinleştirmek isteyenler varmış yanında.
Bir de karşısındakine her türlü pisliği yapıp, üstüne de: ''Sen benim kim olduğumu biliyor musun?'' vardır, klişe...Birkaç yıl önce ters yola giren bir sürücüyü ikaz eden trafik polisine bu cümleyi kullananı bizzat gördüm. Üstüne üstlük de:'' Yarın tayin haberini bekle,'' türü şeyler zırvalamıştı..
Velhasıl; iğrenç insanlar var dünyadan kazınması gereken bemolcüm...
Zeugma… Bahsettiğin acizlerden çok var. Önceki senelerde, bu “sen benim kim olduğumu biliyor musun?”cuların sözleri geçerliydi. Hatta tayin işlerini de ayarlayabiliyorlardı. Önceki senelere göre bu durum daha iyiye gidiyor. Geleceğe umutla bakıyorum.
YanıtlaSilBir maymunu öldürdükten sonra kucağında yavrusunu fark eden kaplanın, maymun yavrusunu nasıl sahiplendiğini gösteren bir belgesel izlemiştim. O günden sonra, kızgınlıkla söylenen “hayvan gibisin” lafını bile düşünüyorum! Çünkü hayvanlar, hakareti hak edecek şeyler yapmıyorlar.
işte haberlerde can alan, insan kesen tipler böleleri.. bi insan bunu nası yapar ya sorusunu sorduranlar bunlar , kalplerini kir bağlamış derim ben en nacizane kötü lafımla ...
YanıtlaSilçok üzüldüm okuyunca.ilahi adalet işlese keşke o anda.utanmadan halden anlamadan bağıranın ayağına birşey olsa orada.
YanıtlaSilbunu düşünmeden edemedim.:((
kimbilir adamcağızın kalbi nasıl kırıldı, incindi.kendinin iki katı büyüklüğünde birinin ağzını burnunu kırsın bakalım.yada bu lafları ona sarfetsin. ne yazacağımı bilemedim.:((((
sorun aslında bu da değil. bizi bu hale ne getirdi acaba...
αnтiραяα∂ιgмα… Belki de tedaviye ihtiyaç duyan insanlar bunlar. Dışarıda bırakılmış, sevgi görmemiş, yontulmamış. Biraz ehlileştirmek gerek, eğer geç kalmadıysak.
YanıtlaSilNihan SARI… Asabi yaklaşımdaki başlangıcın, yorum sonundaki soruyla, kendi düşünceni sakinleştiriyor. Açıkçası seni anlıyorum, çünkü ilk bakışta dehşete düşenler arasında yer alıyorum. İnanır mısın, kısasa kısas yaptığım zamanlar da oldu benim. Ama hiçbir şey kazanmadım. Yeri gelecek, düşmanını bile buyur edeceksin. Başka türlü onun kişiliğini anlamak mümkün olamıyor.Biraz hırs, biraz saygısızlık, biraz inançsızlık, biraz bencillik, biraz…. Ne diyebiliriz ki! Düzelmeleri umuduyla. Sevgiyle kal…
Öncelikle merhaba,
YanıtlaSilNasıl bir dünyada yaşamaya başladık böyle Allah hepimizi iyilerle karşılaştırsın.Delikanlı olmak için ahlak sahibi , saygılı olmak gerek ama bu devirde dizilere özenerek adam vurmayı kendinden acizi ezmeyi delikanlılık sanan ezikler çok :(
Saygısız ,düşüncesiz, tahammülsüz insanlar hoşgörüyü silip şiddeti yerleştiriyor gitgide nefret ediyorum isyan ediyorum gördükçe.Şimdi okurken de gözlerim doldu.yok böyle bişey ya olmamalı:(
YanıtlaSilİkiz annesi… Dizler konusunda iyi noktaya temas ettin. Özellikle yerli diziler, kahrolmak üzerine enstantaneler ve dramla dolu. Sürekli acı, iftira, hırs, aldatma ve çirkinlikler üzerine konuları irdeleyerek, insan ruhunun doğasını huzursuz ediyor. Herkesin eğlenceli programlara yönelmesini tavsiye ediyorum. Çünkü izlenme oranlarına göre program akışı düzenleniyor.
YanıtlaSilİpekböceği… Kalp katılaştıkça, insanlık yavaş yavaş metanetini kaybediyor. Etkiye tepkiyle yaklaşınca hem sinirler bozuluyor, hem de iç denge altüst oluyor. İçindeki nefreti ateşleme. Başkasının huzursuzluklarını, kendi olumlu yapıtlarınla ekarte et. Herşeye rağmen, birileri metin olmak ve olayları dengelemek durumunda. Sevgiyle kal.
süper bir yazi. öfke kontrolu ve başkasına saygı önemli
YanıtlaSilgy... Doğru... Öfke kontrolü, başlı başına bir eğitim konusu ve kurumsal şirketlerde dikkat edilen bir noktadır. Saygı ise doğallığı unutulmaya başlamış bir kavram. Teşekkürler...
YanıtlaSil