09 Temmuz 2012

Daha Fazla = Daha Meşgul, Daha Yoğun

Hayatta hep daha fazlasını ister dururuz. Oysa sözlerimiz “daha fazlası değil, o olsun yeter” klasiğinde hep mülayim bir tavır içindedir.

İstekler aslen hiç bitmez. Kalp istemezse akıl ister, akıl istemezse ruh ister. Beden içinde sıkışan can, o vücuttan çıkmadığı sürece hep ister.

Daha fazla, daha dolu, daha meşgul, daha yoğun demektir. Daha fazlasını isteyen, daha fazla risk alır. Rahat giden yaşamına ekstra getirdiği için, daha rahat getirileri kadar, bazı iç huzurları da beraberinde götürür. Örneğin bir arabanız yokken, belki her yere çabucak gidemezsiniz, belki başkalarına ya da toplu taşımalara ihtiyaç duyarsınız. Fakat büyükşehirde yaşıyorsanız ve araba sahibiyseniz, park sorununuz vardır. Yeni uğraşınız, yeni bakımlarınız ve yeni masraflarınız beraberinde gelir. Üstelik bir süre sonra modeli de yenilemeniz gerekecektir.

Cep telefonları geldiğinde iletişim belki daha rahatladı ama beraberinde daha fazla masraf, daha fazla radyasyon vs. geldi. Siz hayattan daha fazlasını istemekle kalmadınız, hayat da sizden daha fazlasını istedi. Daha azıyla yetinemez duruma geldiniz.

Önce ailenizle yaşamıştınız. Belki yalnız yaşamak için evinizi ayırdınız. Sonra evlendiniz ve sonra çocuklarınız oldu. Yani tek haldeyken, birkaç kişi oldunuz. Tek kişilik düşünceden uzaklaştınız. Sıkıntılarınız, mutluluklarınızı, düşüncelerinizi paylaştınız. Bununla beraber daha fazla masrafınız olmaya başladı. Tek düşünceleriniz, aileniz için sorun olmaya başladı. Eve gidip rahatça uzanamaz duruma geldiniz.

İnsan tek başına yaşayamayan ve istekleri bitmeyen bir canlıdır. Bu nedenle yaşadığınız süre boyunca hep daha fazlasını isteyeceksiniz. Siz istemeseniz bile, hayat size daha fazlasını verecek ve siz de kabulleneceksiniz.

Daha fazlasını isterken, bu fazlalar;
Hayatınızı olumsuz yönden etkilemesin.
Daha fazlalar, daha gerekliler için olsun, israf için değil.
Daha mutlu olmak içi uğraşın, daha mutsuz olmak değil.
Dahalar size hep artılar getirsin, hiç eksiltmesin.
Böylesi daha fazla iyi…

Emre Türker

Picture: deviantart

5 yorum:

  1. Sanırım Rabbimin bize verdiği bu doyumsuzluk da bir imtihan. Hep daha fazlasını isterken elimizdekini görmeyip şükrü unutuyoruz. Başkasında hep bize daha iyi gözükür elimizdekinden hep şiyaketçiyizdir. Böylece mutluluğuda kaçırırız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutluluğu ancak mutsuz olduğumuzda arıyoruz.
      Mutlu olduğumuzda, mutluluğumuzun farkında olmuyoruz.
      Tok, açın halinden ne anlar?
      Herkesin royum noktasında isteği farklı,
      şikayetçi olduğumuz ve isyankar olduğumuz ise,
      su götürmez bir gerçek.

      Sil
  2. yazılarına bayıldım ellerine sağlık.. Bloğunu yeni keşfettim ben de beklerim
    www.gecekiyafeti.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşfinize sağlık, ziyaretinize geleceğim :)

      Sil