04 Ekim 2011

Çözümsüz Çözüm Karmaşası

İstanbul trafiğini mümkün mertebede görmekten kaçan biriyim. Fakat trafiğin göbeğinde trafikten tam anlamıyla kaçmak ne mümkün!!!

İstanbul’un bir yakasından diğerine geçmem gerekti. Bir metrobüs istasyonunun gişesinden geçerek ve merdivenlerden çıkarak araca ulaşmak için, tam 20 dakika insan trafiğini aşmak durumunda kaldım. Beni düşündüren şey beklemek değil, kuyrukta yaşananlardı:

1- Geliş-gidiş olmak üzere merdivende insanlara ayrılmış boşluktan, geliş-gidiş yönüne bakmadan, itirazları dinlemeden her boşluğa birçok kişi hücum ediyor. Araya konulan demirler, zincirler fayda etmiyor. Kişiler demirlerin üstünden atlayıp, birbirinin yoluna tecavüz ediyor. Tıpkı trafikte araçların emniyet şeridini gereksiz yere tıkaması gibi.

2- Sıkışıklık nedeniyle biri görevliye bağırıyor. “Hepi iş işten geçtikten sonra müdahale ediyorsunuz. Bizim toplum, koyun gibi güdülmeye müstahak” Görevli “bi sus be kardeşim” diye cevap veriyor. Sıradakiler birbirine “oyalanma, yürü be kardeşim” diye bağırıyor. Biri hızını alamıyor, “metrobüs şoförüne bağırıyor. Diğeri de telsizle dolaşan görevliye “eline telsiz alan artist oluyor” diye bağırıyor.

KİM ÇÖZÜM ÜRETİYOR?

Bence bizim sorunumuz bu! Çözüm mü üretiyoruz? Yoksa sorun mı çıkarıyoruz?

Hayatımızda yeterince zorluk var. Sorun üzerine sorun eklemek, can sıkıntısını katlamaktan başka bir şey değil.

Hayatta çözüm bulunması gereken o kadar çok problem var ki! Kendiniz çözüm üzerine düşünün. Beklentiniz; çözümün ödüllendirilmesi değil, kendinize ve çevrenize verdiği fayda olsun.

Sorunsuz ve mutlu günler dilerim.

Emre Türker

Picture: deviantart1, deviantart2

2 yorum:

  1. Okudukça gerildim.Ve orada yaşamadığım için şükrettim.
    İstanbul'un trafik sorunu yeterince can sıkıcı iken insanların bunu ikiye katlaması çok feci.
    Sakin olup çözüm üretebilmek bu kadar zor olmamalı.

    YanıtlaSil
  2. Zeugma… Aslında çözüm çok zor ve uzak değil zeugmacım. Sadece şikâyet etmek daha kolay ve kolay olanı seçmek, tercihler arasında ilk sırada yer alıyor. Ben bir lafı söylemeden önce, o lafın kendime, sonra karşımdakine ve en sonrasında topluma vereceği zararı hesaba katıyorum. Yoksa sorun dönüp dolaşıyor ve üzülen yine ben oluyorum.

    YanıtlaSil