01 Şubat 2012

Okuduklarımın Hepsini Anladım İnşallah!

Dua ile Zihin Açmak, Hafızayı Kuvvetlendirmek, Zekâ’yı Geliştirmek Mümkün mü?
Hafızayla ilgili pek çok konuya değinmiştik. Kısa özet geçecek olursak, zekâ, doğuştan gelen bir çeşit yetenek. İnsan olarak mevcut zekâyı değiştirmek mümkün olmasa da, kapasiteyi arttırmak mümkün. Aile, çevre, eğitim, okuma ve kendini geliştirmek için çalışma, zekâya katkıda bulunan, kapasitede etkisi bilinen değerler.

[ALINTI başlangıcı] Wikipedia’da belirtilen bilgiye göre:
Uluslararası İnsan Ömrünü Uzatma Merkezi [2] 2001 yılında yayınladığı bir raporda, 14-16. sayfalar arasında hafızayı formda tutmak için şu önerilerde bulunmaktadır:

—Sürekli öğrenme, eğitim ve okuma ile entelektüel aktiflik,
—Kan dolaşımını hızlandıracak spor egzersizleri ile fiziksel aktivite,
—Sosyalleşmek
—Stresi azaltmak
—Düzenli uyku
—Dengeli beslenme
—Depresyon ve duygusal iniş çıkışlardan kaçınmak (wikipedia) [ALINTI sonu]

Peki tüm bunların yanında, inanç ne kadar etkili?

İnanç, insanın değer yargısına göre değişkenlik gösteren bir hissiyat. Üniversite yıllarında sevdiğim bir arkadaşımla bu konu üzerinde biraz derinlemesine konuşmamız olmuştu. Arkadaşım bana, “İnanç olarak net bir şey iddia edemem. Belki başkalarının, belki benim, belki de saçma bulduğum herhangi bir toplumun inancı doğrudur. Fakat ben inanç konusunda şöyle düşünüyorum. Bir beklentim olduğunda, kendi çabamın dışında, ruhumu da doyurmalıyım. Böyle bir durumda, ruhen ve zihnen, kimden yardım isteyebilirim ki?” Bu cümle, değerli sözler içeriyor.

O kadar dua ettim, gene de sınav kötü geçti! Bu söz, genelde dile dökülmeksizin, içten gelen bir isyanın çığlıklarıdır. Siz elinizden geleni yapar ve bir aksilik olmaması için yardım istersiniz. Olması gereken durum budur. Sınav, tavlada zar atmaya benzemez. Testlerde şans eseri tutturma şansınız var ama bunu daimi kılma şansınız yok. Önce çaba göstermeniz gerek.

Hayatta birilerinin yanınızda olduğunu bilmek, size güven aşılayacaktır. Hedefe doğru adım atarken zorlandığınız bir anda kalben yapılan dua, başarıya ilk adım sayılır. Dua, zihninizin rahatlama noktasına temas eder. Huzur, stresle savaşır. Ayrıca öğrenmeye çalıştığınız çabalarınızın aklınızda yer etmesi konusunda bir çeşit raf görevi görür.

İnancın ya da duanın şeklinin ne olduğu konusunda herhangi bir ayrıntıya girmek, konuyu farklı boyuta çekecektir. O boyutu bir kenara bırakırsak, inancı ve duayı serbest koşulda değerlendirebiliriz. İnançla yapılan el açma (dua), stresi azaltmaya yardımcı olur. Eğer yeteri kadar çalışır, çabalar, emek verir ve sonuçta inanırsanız, dua size güç verir ve başarı adına kurduğunuz bir cümlenizin noktası olur. Belki ilk seferde başarılı olamayabilirsiniz ama eğer inancınızı kaybetmezseniz, mutlu sona bir şekilde ulaşırsınız. Yeterki inanın…

Emre Türker

Picture: deviantart

2 yorum:

  1. ''İnanmak başarmanın yarısıdır'' sözünden yola çıkarsak, bu cümleyi bir de dini inanç ve duanın pozitif etkileri ile güçlendirirsek elbette ki başarıya çok fazla yaklaşılacaktır diye düşünüyorum.
    Lakin, sırf Yaradan'a bel bağlayıp sırf dua ettin diye mucizeler beklemek değildir bu tabii.
    Sonuçta mutlak surette çabalamak, zihinsel kapasiteyi de güçlendirme çabalarımızla azami ölçüde devreye sokmaktan geçer mutlu sona götüren yol. Hepsi gereklidir özünde..

    YanıtlaSil
  2. Zeugma… İnanç, bir düşünceye gönülden bağlı olmak demez mi Türk Dil Kurumu’muz. Bir şeyin olmasını istediğimizde, inancımız ruhu rahatlatmalı ki, azmin peşinden yardımcı olarak gelsin. Yoksa insan kendine yardım etmekten acizse, çaba olmazsa, duadan ne beklersin ki? Sonuçta, zihinsel ve bedensel tüm çaba gereklidir özünde, dediğin gibi ;)

    YanıtlaSil