20 Aralık 2010

Saygısızlık Diz Boyu!

Metroda, hızla araca binmek isteyen kişilerden biriydim. İçerisi çok kalabalıktı. Köşedeki beşli koltukta, tanımadığım insanlarla yan yana oturmaktaydım. Demirlere tutunmaya çalışan yaşlı bir adamı gören yanımdaki genç, ona yer verdi. Fakat ayakta duran bir çocuk, koşarak boşalan yere oturdu. Yaşlı adam hamle yapmış ama oturamamıştı.

Çevrede ilk oluşan düşünceler: “Saygısız”, “Allah seni bildiği gibi yapsın”, “sana mı yer verdik”, “düşüncesiz” vs. Açıkçası benim de ilk kafamda beliren, “olacak iş değil” cümlesiydi. Biraz düşündüm. “Acaba?” dedim, “başka bir durum olabilir mi?”

Bir arkadaşım anlatmıştı. —Geçen gün otobüste, ayakta kalmış yaşlı bir adam, önündeki koltukta oturan gence, “saygısız herif, utanmıyor musun yaşlılar dururken orada oturmaya” der. Çocuk ise ayağındaki protez bacağı göstererek, “ben memlekette senin gibi düşüncesiz ve önyargılı adamlar olduğu için utanıyorum amca, gel buyur otur, ben böyle de ayakta durabilirim” diyerek kalkar. Fakat o koltuğa uzun süre boyunca, yaşlı adam dahil kimse oturamaz. — İşte bu olay aklıma gelmişti. Bilmediğim bir durum için sükûnetimi korudum. Sonra ayağa kalktım ve ayakta kalan yaşlı adama ben yer verdim. Böylece yaşlı adam ve hızlı adımlarla onun yerini kapan genç, yan yanaydı.

15 dakika sonra, son durağa geldik. Yaşlı adam ayağa kalktı. Sonra yanında oturan gencin kolundan tuttu ve birlikte dışarıya doğru yürüdüler. Fark ettim ki, çocuk zihinsel özürlü. Yaşlı adamla beraber gelmiş. Yaşlı adam ona destek oluyor…

Olur olmaz kaç kişiye kızıyoruz? Kaç kişi sinirimizi bozuyor? Kaç olay yaşanıyor ve biz kaç olayı doğru yorumluyoruz? Aslında gördüğümüz birçok olayı, kültürümüzde yer etmiş durumlara göre değerlendiriyoruz. Yorum yapmıyor, direk yargıya geçiyoruz. Belki de sırf bu yüzden, asılacak adamları serbest bırakıp, gerçek suçluları asabiliyoruz.

Gördüklerimize nefretle yaklaştıkça, nefreti buluruz. Sevgiyle yaklaştıkça, sevgiyi... Yani neyi verirsek, onunla karşılanırız. İstisnalar yaşanır elbet. Fakat bazı istisnaların ardında, bizim bilmediğimiz doğrular yatabilir.

Hayata bakış açınızı değiştirin!

Emre Türker

Picture: deviantart

19 Aralık 2010

The Disappearance of Alice Creed (2009)

Tür: Gerilim / Dram / Polisiye
Yönetmen: J Blakeson
Süre: 96 dakika
Oyuncular: Martin Compston, Eddie Marsan), Gemma Arterton
Akıllarına koydukları profesyonel bir planla Danny (Martin Compston) ve Victor (Eddie Marsan), Alice Creed (Gemma Arterton) adlı genç bir kızı kaçırırlar. Söylediklerine göre Alice’e zarar vermek niyetinde değillerdir. Kaçırma işlemi ardından Danny’deki gergin tavırlar dikkat çeker. Ondan yaşça büyük Victor ise soğukkanlıdır. Eğer doğru hareket ederlerse, Victor’un düşüncesiyle uyguladıkları plan, tereyağından kıl çekmek kadar kolay olacaktır.

Sadece üç kişinin yer aldığı “The Disappearance of Alice Creed”, dar alanda büyük bir çekişmeye sahne oluyor. Zamanla gerginliğin boyutu artarken, merak duyguları izleyicinin peşini bırakmıyor. Gerilim türünde başarılı bir çalışma.

Emre Türker

Picture: impawards

18 Aralık 2010

Babies (2010)

Türkçe Adı: Bebekler
Orijinal Adı: Bébé(s)
Tür: Belgesel
Yönetmen: Thomas Balmès
Süre: 79 dakika
Afrika ülkesi Namibya’dan Ponijao, Japonya’dan Mari, Amerika’dan Hattie ve Moğolistan’dan Bayarjargal adlı bebeklerin, doğumlarından başlayarak ayakta durabilecek hale geldikleri zaman kadar olan gelişimleri, dönüşümlü olarak yayınlanıyor. Bebeklerin gelişimi, ülkelerin içinde bulundukları koşullara göre değiştirilmeden doğal şekilde gözlemleniyor. Olanaklar ve olanaksızlıklar ortaya konulduğunda, ülkeler arasındaki farklılıkları, sosyal yaşamları ve beslenme şekillerini daha iyi anlıyor ve koşulları analiz edebiliyorsunuz. Doğada büyüyen çocuklar gerçek ortamı canlı izlerken, diğerleri hayvanları ancak hayvanat bahçelerinde ve kitaplarda görebiliyor. Bebeklerin sempatik tavırları ve meraklı ifadelerini seyrederken çok eğleneceksiniz.

Emre Türker

17 Aralık 2010

Cats & Dogs: The Revenge of Kitty Galore (2010)

Kediler ve Köpekler: Kitty Galore'un İntikamı
Tür: Fantastik / Aksiyon / Komedi / Aile
Yönetmen: Brad Peyton
Süre: 82 dakika
Polis köpeği Diggs, kontrolü altındaki polis Shane’nin (Chris O'Donnell) itaatlerine pek uymadığından, bağlı olduğu bölgede sorunlar yaşanır. Polis merkezi, Diggs’i sakıncalı bularak bir kafese kapatır. Bu arada kötü kedi Galore, dünyadaki tüm köpekleri çıldırtacak bir sesten bahsederek, köpekleri tehdit etmektedir. Köpeklerin gizli karargâhında, kedi Galore’un durdurulması için acil durum toplantısı yapılır. Özel Ajan Butch’un atandığı görevde, karargâhtan habersiz Diggs’e yardımcı rolü verilir. Fazla zaman kalmadığından hemen harekete geçilmesi gerekmektedir.

Gerçek köpek ve kedilerin yer aldığı film, çocuklar kadar büyükleri de eğlendirecektir.

Emre Türker

Picture: sinematurk

16 Aralık 2010

Training Day (2001)

Türkçe Adı: İlk Gün
Tür: Polisiye
Yönetmen: Antoine Fuqua
Süre: 122 dakika
Oyuncular: Denzel Washington, Ethan Hawke, Scott Glenn, Tom Berenger, Harris Yulin, Raymond J. Barry, Cliff Curtis, Dr. Dre, Snoop Dogg, Macy Gray, Charlotte Ayana, Eva Mendes, Nick Chinlund, Jaime Gomez, Raymond Cruz
Yeni evli acemi polis Jake Hoyt (Ethan Hawke), narkotikte tecrübeli Dedektif Alonzo Harris’in (Denzel Washington) yanında ilk gününü geçireceği için heyecanlıdır. Fakat Alonzo, yardımcısını sıradan ve umursamaz bir tavırla karşılar. İsteklerinin harfiyen yerine getirilmesini bekleyen Alonzo, bir polis gibi değil, sokak serserisi gibi davranmaktadır. Gelecekte dedektif olmayı hayal eden Jake için, ilk günkü tecrübe hiç iyi geçmemektedir. Çünkü davranışları, bir polisten çok suçluyu çağrıştırmaktadır. Bir taraftan Alonzo’yu, bir taraftan da iç sesini dinleyen Jake, görev yerini tanımaya ve beklemediği olaylara anlam vermeye çalışacaktır.

Denzel Washington, polisiye yapımlarda aranılan isimlerden biridir. Training Day, New York sokaklarında barınmakta olan çeteler ve polisler arasındaki ince çizgiyi gösteriyor. Doğru ile yanlış nedir? Bir polis, suç merkezi içinde neye dönüşür? Cevabı size anımsatacak, türünün başarılı bir örneğidir.

Emre Türker

Picture: impawards

15 Aralık 2010

Gemide (1998)

Tür: Dram / Polisiye
Yönetmen: Serdar Akar
Süre: 102 dakika
Oyuncular: Erkan Can, Naci Taşdöğen, Yıldıray Şahinler, Haldun Boysan, Ella Manea, Güven Kıraç, İştar Gökseven, Cengiz Küçükayvaz, Ali İhsan Çetin, Kazım Kazan
Yük gemisinin çalışanları Kaptan İdris (Erkan Can), Kamil (Haldun Boysan) ve Ali (Yıldıray Şahinler) akşam eğlencesiyle kendi aralarında kafayı çekerken, elemanlardan “boksör”ü (Naci Taşdöğen) yiyecek bir şeyler almaya gönderirler. Ne var ki boksör, gemiye yüzerek geri dönmüş ve soyulduğunu belirtmiştir. Boksör’ün ısrarlarıyla parayı geri alabileceğine inanan kaptan ve adamları, gecenin bir vakti İstanbul’un Lale’li sokaklarında hırsız avcılığına çıkar. Boksör’ün gösterdiği adamlara hiç konuşma hakkı tanımaksızın saldırarak, ellerindeki parayı alırlar. Boksör, tacirlerin elinden kurtarma bahanesiyle, hırpaladıkları adamların yanında duran yabancı uyruklu kadını da (Ella Manea) beraberinde götürür. Kadının gemiye girişiyle, yıllardır birlikte çalışan ekip içinde beklenmeyen sorunlar ortaya çıkacaktır.

Film, yönetmen Serdar Akar’ın “Azize” ve “Gemide” hikâyelerinden senaryolaştırılmış. “Gemide”; argo, seks, alkol ve uyuşturucu unsurlarını yoğun olarak taşımaktadır. Hikâye, bataklığa saplanan herkesin bir şekilde kendi karanlığına, yanındakileri de sürüklemesini anlatıyor. Alkol ve uyuşturucunun etkisiyle büyüyen şüphe, zamanla tehlikeli boyutlara ulaşıyor. Gerilimi artan, sonu merak uyandıran iyi bir yapım.

Emre Türker

14 Aralık 2010

Uzak (2002)

Tür: Dram
Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan
Süre: 110 dakika
Oyuncular: Muzaffer Özdemir, Emin Toprak, Zuhal Gencer, Nazan Kırılmış, Feridun Koç, Fatma Ceylan, Ebru Ceylan
Kasabasındaki fabrikanın işçi çıkarması nedeniyle işsiz kalan Yusuf (Emin Toprak), İstanbul’daki yakını fotoğrafçı Mahmut’un (Muzaffer Özdemir) yanına gelir. Tayfa olarak iş bulma umuduyla, gemici mekânlarında fırsat kollamaya başlar. Yalnız yaşamasına rağmen evdeki düzenine önem veren Mahmut (Muzaffer Özdemir), Yusuf’un ziyaretinden rahatsızdır. Şehir yaşamına yabancı Yusuf’un dikkatsiz tavırları ise, esen soğuk rüzgârların gittikçe kuvvetlenmesine sebep olacaktır.

“Uzak”, yeni bir düzen kurmak üzere memleketinden uzaklaşmış iki farklı karakterin davranışlarını konu alıyor. Bölgesel farklılıkların ve süresiz misafirliklerin, arka planda ne derece rahatsız edici olduğu görülüyor. Daha çok uyum sorunu üzerinde yoğunlaşmış. Sade ve durağan tempoda geçen film, sanat için sinema düşüncesi taşıyor.

Emre Türker