17 Aralık 2011

İnsan Yaşlandıkça Yalnızlaşıyor

Toplum içinde yaşamayı ve onsuz yaşam olamayacağını öğreten sistem, zamanla yalnızlığa itiyor insanı. İçine girdikçe bir kum tanesine dönüştüğünüz bu ortamda, gittikçe büyüyerek başıboş bir taş parçası haline geliyorsunuz. Dramatik süreç, işte böyle başlıyor.

İnsan akranlarıyla birlikte olmayı sever. Aynı dönemin insanları, benzer şeyleri paylaşır ve zıtlıkları yine aynı ortamda tartışır. Bir dönem çevre edinme konusunda altın çağını yaşayan insan; iş, evlilik ve çocuk derken, gittikçe çemberin dışına doğru çıkar. Akranlar birer birer kaybolur, tıpkı yalnızlaşan insanın sessizce kayboluşu gibi.

Yazdıklarım biraz acımasız görünebilir. Fakat bazı gerçekler su götürmezdir. Yalnızlık, bir çeşit kaçışla başlar. Bu kaçışı hızlandıran yine bizler oluruz. Sevgi, bir ölçüde dengelemeye çalışsa da bu sıkıntıyı, yaşlanma psikolojisiyle senaryolar üretmeye başlayan insan, “acaba beni istemiyorlar mı?” sendromuyla karşı karşıya kalır.

Bazen yakın çevremde “şöyle yapsaydım böyle olurdu” cümleleri kuran veya “keşke”lerle yaşayan orta yaş grubuna sorarım: “Yüksek lisans düşünür müsün?” “İngilizce öğrenme konusunda planın var mı?” “hayatını kitap yapabilir misin?”… Bu sorularıma “bu yaştan sonra mı?” cevabıyla karşılaşmam sürpriz değildir. Oysa kendini yaşamın gelişimsel çizgisinden uzaklaştıran kişi yine insandır ve bu durumun da farkında değildir. Bilgi, aldıkça düşüncede varlığını genişletir. Bilgiden uzaklaştıkça, boşluğa davetiye çıkarırsınız. Yani bir şeyler yapmak için nefes aldığınız sürece zamanınız vardır. Ama erken, ama geç…

Dost, para kadar kolay harcanır ama para kadar kolay cebe girmez. O yüzden yakın çevrenizdeki ilişkilere dikkat edin. Bilgi, sevgi, paylaşım, inanç ve beraberinde gelen mutluluk, insanı yalnızlıktan uzaklaştıran altın parçalardır. Zaman, yalnızlığa sürüklemek için kanal açabilir ama insan, bu kanalları kişisel emekleriyle kapatabilir.

Unutmayın, ne kadar soyutlarsanız kendinizi somuta, o kadar soyutlanırsınız hayattan.

Emre Türker

Picture:deviantart1, deviantart2

4 yorum:

  1. yavasca dönerken insan kendi etrafında bazen yörüngeden cıkablir.
    para,arkadaslık,dostluk çakıltaşı kıvamında.
    dağ bana gel dedi ben geldikçe uzağa gitti*ye dönmeden değer bilmeli.
    yalnızlık istediğin an biteceğni bildğinde güzeldir hem..

    YanıtlaSil
  2. Yalnızlık istediğin zaman biter gibi görünür, ama gittikçe içine çeken bir karanlık gibidir. Yaş’ı yaşında yaşamak gerek. Felsefesi ve özü bu.

    YanıtlaSil
  3. ''Ne kadar soyutlarsanız kendinizi somuta, o kadar soyutlanırsanız hayattan.''
    İşte budur tek cümleyle harika bir özet. Aynen öyledir gerçekten sevgili Emre.
    Yaşla birlikte kendini bir takım kalıplara sokmaya çalışıyor birçok insan.Öyle olması gerekiyor zannediyor. Örneğin bizim ülkemizden 70 yaş üzeri bir grup duydun mu hiç yabancı ülkeleri ziyaret eden.
    Ve Amerika'da olmazsa olmazlardan biridir 50 yaş üzeriyken birçok alanda yüksek lisans yapmak..

    Yine çok önemli bir konuya parmak basmışsın. Ellerine sağlık..

    YanıtlaSil
  4. Zeugma...Yaş ilerledikçe toplumdan kaçış başlıyor. Dışlanmışlık, kendine yergi, acıma duyguları vs. Daha ölmeden kendi mezarını kazıyor insan. Hayatı acımasız kılan, bizim hissettiklerimizle de ilgili olabilir. 50 yaş üstünde birşeyleri başarma düşünceleri, gerçekten de alışık olmadığımız bir kavram Zeugmacım.

    YanıtlaSil