27 Nisan 2014

What Maisie Knew (2012)

Türkçe Adı: Arada Kalan
Tür: Dram
Yönetmen: Scott McGehee, David Siegel
Süre: 99 dakika
Oyuncular: Julianne Moore, Steve Coogan,Alexander Skarsgård, Joanna Vanderham, Onata Aprile, Sadie Rae , Jesse Stone Spadaccini, Diana Garcia, Amelia Campbell, Maddie Corman, Paddy Croft, Trevor Long, Emma Holzer, Nadia Gan, Samantha Buck

Amerikalı yazar Henry James’in (1843 – 1916) 1987 yılı romanından uyarlanmış bir film için, yazar hakkında küçük bir bilgi geçelim. Psikoloji biliminin kurucularından William James'in kardeşi olan Henry, romanlarında genellikle kadın ve kadının iç dünyalarında göndermelerde bulunuyor (wikipedia). What Maisie Knew, bu anlamda tam da duygulara yönelik olarak hazırlanmış.

Sürekli turnelere çıkan tanınmış yıldızlardan Susanna (Julianne Moore) ile youn bir iş hayatı olan işadamı Beale (Steve Coogan), boşanmanın ardından çocukları Maisie (Onata Aprile) için bir velayet davasına girerler. Susanna’nın sürekli turnelere çıkması ve çalkantılı hayatı nedeniyle bu sorumluluğu mahkeme babasına verecektir. Bu süre içinde Maisie, anne ve babası arasında git-gel’ler yaşarken, aslında çocuğa bakan kişiler, ikisini de sonradan evlendiği genç eşleri olacaktır. Bu genç eşlerden üvey anne Margo (Joanna Vanderham), Maisie’in dadası iken, üvey baba konumundaki Lincoln (Alexander Skarsgård) ise, Susanna tarafından sırf çocuğuna göz kulak olsun diye evlenilmiş biridir. Aslında her iki genç eş de anne ve baba tarafından çocuk için kullanılmak amaçlı yapılmış evliliklerdir. Bu süre içinde izlenimlere de bakıldığında, çocuğun gerçek anne ve babasının kim olduğu sorgulanacaktır.

Küçük kız dahil oyuncuların harika roller çıkardığı filmde, büyük bir duygusal savaş yaşanıyor. Çocuğun gelişme döneminde yaşadığı bu karmaşa; okul hayatı, arkadaşları ve geleceğinin belirlenmesi gibi durumlar gözlendiğinde, gelecekte ne gibi travmalar yaşayacağını çıkarmak hiç de güç olmayacaktır.

Yoğun tempo içinde çalışma hayatı süren günümüz dünyasında, ailelerin çocuklarına ayırabildiği vakit oldukça düşündürücüdür. Bunu hesaba kattığımızda, yeni evlilik yapacakların veya çocuk dünyaya getirmeyi düşünen anne ve baba adaylarının filme göz atmasında fayda var. Çocuk yetiştirmek, onun ihtiyaçlarını karşılamak kadar duygusal ve zaman açısından da çocuğa eğilebilmek olacaktır. Çocuğun güven duygusu ve hayata bakış açısından bu durum önem arz etmektedir. Bu filmde de yaşananları gözlemlemek, tüm aileler için güzel bir fırsat. Gençlik döneminden orta yaş evresine doğru ilerleyen kesime daha çok hitap edebilecek film, izlenmeye değer.

Emre Türker

Picture: movieposterdb
 

14 Nisan 2014

The Help (2011)

Türkçe Adı: Duyguların Rengi
Tür: Dram
Yönetmen: Tate Taylor
Süre: 146 dakika
Oyuncular: Emma Stone, Viola Davis, Bryce Dallas Howard, Octavia Spencer, Jessica Chastain, Ahna O'Reilly, Allison Janney, Anna Camp, Eleanor Henry, Emma Henry, Chris Lowell, Cicely Tyson, Mike Vogel, Sissy Spacek, Brian Kerwin

1900’lü yıllarda geçen filmin konusu, Orijinal Adı “The Help” Kathryn Stockett’in kitabından uyarlama. Ülkemizde de 2012 yılında (muhtemelen filmin etkisiyle) çevrilerek piyasaya sürülmüş uluslararası bestseller kitaplarındandır. Kitabını henüz okumadım ama filminin harika uyarlandığını söyleyebilirim.

Üniversiteden mezun olduktan hemen sonra Mississippi’de ailesinin yanına geri dönen Skeeter (Emma Stone),  bir yerel gazetede temizlik önerileri köşesinde başka birisinin adını kullanarak yazmak şartıyla iş bulur. Fakat asıl projesi, bulunduğu yerde yaşayan siyahi insanların (özellikle de hizmetçi olarak çalışan siyahi kadınların) çektiği zorlukları ve ırkçılık nedeniyle yaşadıkları sorunları dile getiren bir kitap yazmaktır. Bunun için editöründen ancak bir düzine hizmetliden röportaj almak şartıyla onay alır. Fakat siyahlar için, geçinmenin zor olduğu ve kanunlarda siyah-beyaz ırk ayrımının alenen yapıldığı bu yerde, böyle bir şeyi yapmak neredeyse imkânsızdır. Mobley ailesinde hizmetçi olarak çalışan Aibileen (Viola Davis), siyahların beyazlara hastalık bulaştırmaması adına evlerde başka bir tuvalet yapılmasına valiliğin onay vermesiyle birlikte girişimleri ardından, ilk röportajcı olmayı kabul eder. Bu röportaj, kendisi de bir siyahi kadın tarafından yetiştirilen Skeeter’ın mücadele için devamı gelecek bir başlangıcı olabilecektir.

Filmin çekildiği Greenwood kasabası, tarihte Jim Crow yasalarını sert bir şekilde uygulandığı bilenen bir yer. Köleliğin kalkması ardından devam eden yaşam sistemi, hemen normale dönüşmüyor. Uzun süre beyazlara hizmet ederek gayriresmi görüntüyle köleliğin devam ettiği bu yerde, siyahi vatandaşlar, zenciler olarak aşağılanıyor. Oysa hizmetçi olarak çalışan bu kadınlar, çok düşük ücretlerle evin tüm işlerini yapmakta, aileleri tarafından sevgisiz büyütülen çocuklara en içten şefkatiyle sevgilerini göstererek ve onları en iyi şekilde büyüterek, “düşmanınızı bile sevebilirsiniz” ilkesini uyguluyorlar. Dayandıkları tek güç, Tanrı’ya ve onun adaletiyle bu sistemin bir gün değişeceğine olan inançlarıdır.

Yaklaşık 2.5 saat süren film, ağır ilerlemesine rağmen hiçbir şekilde sıkmıyor. Dramatik görüntü elbettteki duygusal izleyiciyi biraz rahatsız ediyor ama bu rahatsızlık, 12 Yıllık Esaret’teki kadar sert değil. İzlerken ve izledikten sonra etkisinden uzun süre kurtulamayacağınız bir film. Fırsat bulunduğunda kitabını da okumak gerek.

Emre Türker

Picture: impawards

13 Nisan 2014

Cennetin Çocukları (1997)

Orjinal Adı: Bacheha-Ye asemanf
Tür: Dram, Macera
Yönetmen: Majid Majidi
Süre: 89 dakika
Oyuncular: Mohammad Amir Naji, Amir Farrokh Hashemian, Bahare Seddiqi, Nafise Jafar-Mohammadi, Fereshte Sarabandi, Kamal Mirkarimi, Behzad Rafi, Dariush Mokhtari, Mohammad-Hasan, Masume Dair, Kambiz Peykarnegar, Hasan Roohparvari,Abbas-Ali Roomandi, Jafar Seyfollahi, Qolamreza Maleki

Çok fakir bir ailenin çocuğu olan Ali, kardeşi Zehra’nın yırtılmış ayakkabılarını tamir ettirdikten sonra, annesinin kendisine söylediği alışverişi yapmaya koyulur. Öncelikle ekmeğini alacak ve sonrasında manava gidecektir. Siyah bir torba içinde manav kasalarının arasına sıkıştırılan ayakkabı ve ekmeği bırakarak manava giren ve gerekli malzemeleri alan Ali, çıkışta ayakkabı torbasının bıraktığı yerde olmadığını görür. Çünkü yoldan geçen bir eskici, torbayı atık maddesi diye düşünerek almıştır.

İşte bu andan sonra gerçek bir dram başlayacak. Zehra’nın ayakkabılarını kaybettiğini, parasızlık durumu nedeniyle ailesini üzmemek adına babası ve annesine söyleyemeyen Ali, kardeşine çözüm olarak kendi giydiği ayakkabılarını paylaşmayı teklif eder. Çünkü giyecek başka bir ayakkabıları yoktur. Kız ve erkeklerin ayrı ayrı ders gördüğü okulda önce sabah Zehra ayakkabıları giyecek, arkasından koşarak abisi Ali’ye teslim ederek kendisi evin yolunu tutacaktır. Tabi bu sırada birçok problem de peşlerinden gelir. Sorunu çözmek için ne kadar Ali abilik rolü yapacak olsa da, aynı özveriyi hatta daha fazlasını kardeşi Zehra gösterecektir.

Trajikomik bir yapım. Fakir bir ailenin hayatı ile birlikte, zengin fakir arasındaki ayrım, şehir ve kasaba hayatı, aralardaki denge ve yaşam mücadelesi çok güzel yansıtılmış. Filmin çekildiği yer, fakir gecekondu semtlerinin dar sokakları ile okul yolları arasında. Dersler ve hayattaki başarı konusunda, zorluk çeken bir çocuğun gelecek konusundaki hayalleri ve özverisi, görülmeye değer. Tüm bunlara rağmen, bulunduğu konuma şükretme, ahlak ve hoşgörünün de ders verici niteliklerini yönetmen harika yansıtmış. İzlemenizi tavsiye ederim.
 
Emre Türker
 
Picture: movieposterdb
 

07 Nisan 2014

Crazy, Stupid, Love (2011)

Türkçe Adı: Çılgın Aptal Aşk
Tür: Komedi, Dram, Romantik
Yönetmen: Glenn Ficarra, John Requa
Süre: 118 dakika
Oyuncular: Steve Carell, Ryan Gosling, Julianne Moore, Emma Stone, Analeigh Tipton, Jonah Bobo, Joey King, Marisa Tomei, Beth Littleford, John Carroll Lynch, Kevin Bacon, Liza Lapira, Josh Groban, Mekia Cox, Julianna Guill

Lise yıllarından beri tek görüştüğü kişi Emily (Julianne Moore) ile evlenen kırklı yaşlardaki Cal Weaver (Steve Carell), eşinin kendisini aldattığını ve ayrılmak istediğini söylemesiyle birlikte yıkılır. Bir oğlu ve kızları bulunan Cal, evden ayrılarak kendini barda içkiye verir. Aslında Emily de orta yaş krizinin etkisinde olduğunu düşünmektedir. Bu ayrılıkla birlikte o da boşluğa düşecektir.

Kadınlar üzerinde büyük yeteneği bulunan genç zengin Jacob Palmer (Ryan Gosling), Cal’ın sürekli barda içki içerek kendini tüketmesine seyirci kalmaz. Ona bir içki ısmarlayarak sorunlarını dinler. Sonrasında kendisine, yıllardır unutmuş olduğu erkekliğini geri kazandıracağına söz verir. Bu arkadaşlık, Cal’ın hayatını bütünüyle değiştirecektir.

Orta yaş krizlerini esprili bir dille anlatan filmde, kadın ve erkek üzerinde bir takım iddialı düşüncelere yer veriyor. Kadın erkek ilişkilerinde ortamda kim neye bakar, kadınlar ne ister, erkekler ne bekler tarzında bir süreç ortaya çıkıyor ve herkes özündekini yakalamaya çalışıyor. Çok uçuk kaçık bir konu gibi görünse de, içten içe gerçeklik de içeriyor. Film izlerken eğleniyorsunuz. Steve Carell’ın filmlerini tanıyanlar, bunu yadırgamayacaktır.

Emre Türker

Picture: impawards
 

06 Nisan 2014

August: Osage County (2013)

Türkçe Adı: Aile Sırları
Tür: Dram
Yönetmen: Steve McQueen
Süre: 134 dakika
Oyuncular: Meryl Streep, Violet Weston, Julia Roberts, Chris Cooper, Ewan McGregor, Margo Martindale, Sam Shepard, Dermot Mulroney, Julianne Nicholson, Juliette Lewis, Abigail Breslin, Benedict Cumberbatch, Misty Upham, Will Coffey, Newell Alexander, Jerry Stahl

Ağzındaki kanser hastalığından sonra iyice kendisini haplara veren Violet Weston’ın (Meryl Streep) kocası ortadan kaybolunca, evin tüm fertleri bir araya gelir. Büyük kızları Barbara Weston (Julia Roberts) sorunlar yaşadığı eşiyle, Ivy Weston (Julianne Nicholson) nişanlanmaya karar verdiği erkek arkadaşıyla, Karen Weston (Juliette Lewis) ise yalnız başına annesinin evine gelir. Babalarının intihar olayı ortaya çıkınca, cenaze ile birlikte geride kalan aile, geçmişiyle yüzleşmeye başlar. Duyguların kelimelere dökülmesiyle birlikte içe atılan, hatta gömülen sırlar ortaya çıkacaktır.

Durağan bir tempoda ilerleyen filmde ünlü yıldızlar, oyunculuklarıyla ders vermeye başlıyor. Özellikle cenaze sonrası yenen yemekle başlayan duygu hesaplaşmasında, aile fertleri sorunlarının ne ile alakalı olduğunu gün yüzüne çıkarıyor. Geçmişleri ve bugünleri ile yüzleşerek gelecekleriyle ilgili konuşmalar yapıyorlar.

Filmde bir ailenin, aile yaşam döngüsünde son dönemeç olarak “Aile Üyelerinin Yaşlanması” evresini izliyoruz. Tabi çocukların geçirdiği evreyi de hesaplarsak, tüm yaşam döngülerini gözlemlemek mümkün. Anne ve baba, yaşlanmalarının ve çocuklarının evden ayrılmalarının ardından, birbirleriyle uğraşmaya başlıyor. Fiziksel olarak güçten düşmeyle birlikte huzursuzluk ve içinde bulunduğu durumu kabullenememe gibi duygusal çökmeler de ortada. Eşin ölümü ile birlikte anne, çocuklarını çağırarak bulunduğu durumla ilgili uyum sağlama sürecine giriyor. Görülen tedavi sonrası saçlarda meydana gelen değişikliği, peruk ile gidermeye çalışıyor. Filmde Violet Weston’ın (Meryl Streep) evinin tüm camlarını kapatarak güneşin ışığının gelmesini engellemesini, bedenindeki yaşlanmanın görülmesini istememesiyle bağdaştırabiliriz.

İyi bir aile dramı izleyeceksiniz. Tüm oyuncular özenle seçilmiş. Kendi dalında başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu durağan yapısı, bu kadar ünlüyü bir arada görmek üzere ekran karşısına geçenlerin heyecan beklentisini karşılamayacaktır.

Emre Türker

Picture: impawards
 

05 Nisan 2014

The Best Offer (2013)

Türkçe Adı: En İyi Teklif
Orijinal Adı: La migliore offerta
Tür: Polisiye, Dram, Romantik         
Yönetmen: Giuseppe Tornatore
Süre: 131 dakika
Oyuncular: Geoffrey Rush, Jim Sturgess, Sylvia Hoeks, Donald Sutherland, Philip Jackson, Dermot Crowley, Kiruna Stamell, Liya Kebede, Caterina Capodilista, Gen Seto, Klaus Tauber, Maximilian Dirr, Laurence Belgrave, Sean Buchanan, John Benfield

Filmin tanıtımından önce bazı ayrıntılara girmekte fayda var. Çünkü bu size en azından dikkat fırsatı verecek. Tabi bunu bir spoiler olarak düşünürseniz, direk olarak ikinci paragrafa geçebilirsiniz. Filmin kahramanı Virgil, tablolara, özellikle de kadın tablolarına düşkündür. Yaşam alanı, sanat eserleri ve açık arttırma müzayedesi içinde dönüp dolanırken, sosyal anlamda gerçek bir ilişkisi bulunmamaktadır. Her ilişkisi altında bir iş bağlantısı yatar. Mesela filmdeki genç antika tamircisi Robert’la (Jim Sturgess) ilişkisi, getirdiği eşyaların değerinin saptanması için ayrıntılara yardımcı olması ile bağlantılıdır. Eski dostlarından Billy (Donald Sutherland) ile ilişkisi, ona değerli tabloları ucuz yoldan satın alması için, müzayedelerde müşteri gibi oturması ve o değer biçtiğinde diğer kişiye sıra gelmeden bir an önce satışı kapatmasıyla ilgilidir. Ayrıca Virgil, Sanat eserlerinin gerçekliğinin tespiti konusunda ise alanının en iyilerindendir

Filmin konusu: Değerli eserlerin ve tabloların satıldığı büyük bir müzayede açık arttırmaları yöneten Virgil Oldman’ı (Geoffery Rush) bir gün Claire Ibbetson (Sylvia Hoeks) isimli 30’lu yaşlarda bir kadın arayarak, yalnız yaşadığı malikânesinde bulunan eserlere değer biçmesini ister. Virgil, eserlere dokunmak için ondan bir kontrat isteyecek, fakat gizemli Claire’i bir türlü görme fırsatı elde edemeyecektir. Çünkü Claire, fobisi nedeniyle yıllardır kimseyle yüz yüze görüşmemiştir. Telefon ve kapalı kapılar ardından yapılan ikili konuşmalar, öncesinde Virgil’in sinirini bozsa da, sonrasında bu iş gittikçe büyük bir merak ve tutkuya dönüşecektir.

Claire’in eşyalarını kontrol etmek için malikâneye her gidişinde bir mekanik parça bulan Virgil, bunları düzenli olarak Robert’a götürür. Robert bu parçaların şimdilik bir şey ifade etmediğini, ama parçalar birleştiğinde önemli bir şey çıkabileceğini söyleyince Virgil, bu parçalar için her fırsatı değerlendirmeye başlayacak. Peki bu parçalar tamamlandığında ortaya ne çıkacak?

Film bir gizem havasında, fakat ağır ilerliyor. Eğer filmden bir heyecan fırtınası beklentisi içindeyseniz, konunun ilerleme şekli hoşunuza gitmeyebilir. Ayrıca sonun ne olacağıyla ilgili doğru tespitlerde bulunmanız da mümkün. Fakat aralarda saklanan mesajlar, tüm filmdeki dağınık parçaların, Virgil’in mekanik parçaların birleştirilmesi konusundaki heyecanı ve sona yaklaşması gibi, yani çarklar yerine oturuyor. Çarkların tam anlamıyla manasını, eğer vaktiniz varsa ikinci kez izleme sırasında daha iyi anlayabilirsiniz. Fakat 131 dakikalık süre düşünülürse, bu biraz yorucu olabilir.

Genel anlamda yapım başarılı. Çünkü her ayrıntı bir yere bağlanmaya çalışılmış. Fakat son ile ilgili hayal kırıklığı yaşanabilir. Farklı bir son beklentisi içinde olduğumu söyleyebilirim. Bu beklenti, filmin başarısız olduğu anlamına gelmez. Özellikle tarihi eserlerle ilgili ayrıntılar ve arada söylenen sözler etkileyiciydi. Gizemden hoşlananlar için doğru bir tercih olacaktır.

Emre Türker
 
Picture: impawards