03 Aralık 2009

Başarmaya Emeklemek

Varmak istenen hedefe ulaşmak için, önce istemek gerekir. Eğer insan isterse, yapacağına inanır. İnanırsa, aşılmaz gibi görünen çoğu engelin üstesinden gelir. Olacağına inanan kişi, hedefe kilitlenir. Zirveye ulaşmadan asla ipin ucunu bırakmaz.

Çocuklar, kirlenmemiş düşüncelere sahiptir. Henüz imkânsızlıkları öğrenmedikleri için, başarıya koşarlar. Önce emekler, sonra ayağa kalkmaya çalışır, sendeler, tutunur ve sonunda kendi ayakları üzerinde durmayı başarırlar. Önlerine çıkan yetişkinler onları engelleyince, sinirlenirler. Çünkü merak duyguları çok tazedir. Fakat birçok kişi, çocuklarının bu merak tutkusunu daha başlarken köreltir. Gitmek istediği yere taşır, uzanmak istediğini ona uzatır, ayağa kalkmak isterken onu kavrayarak ayağa kaldırır. Önceleri bu duruma sinirlenen çocuk, gittikçe konumunu kabullenmeye başlar. Kabullenme, tembelliği getirir. Böylece çocuk, her gördüğü şeyi istemeye ve sızlanmaya başlar. Çünkü kendi yapabileceği değil, ona verileceği öğretilmiştir.

Yukarıda anlatılanlar size değişik gelebilir. Fakat çocuk ruhunuzu ortaya çıkartırsanız, olanları anlamaya başlarsınız. Çünkü çocuklar; yapamayacağını, olmayacağını, yani imkânsızlıkları düşünmez. Onlar için tek bir şey vardır, başladıkları işi bitirmek. Eğer bitiremiyorlarsa, vazgeçip başka yol ya da başka uğraş bulurlar kendilerine. Oysa biz yetişkinler, dibe battıkça daha çok debeleniriz. Bataklık, hareket ettikçe bizi içine çeker. İşte bu noktada, çocuklardan öğrenecek çok şeyimiz var.

14’lü yaşlarda, derme çatma bir bisiklete sahiptim. Kasabamıza 35 km uzaklıktaki bir komşu ilçeye gitmeyi kafaya koymuştum. Sabah erkenden kafadar bir arkadaş bulup yola çıktım. Onun bisikleti de külüstürdü :) Öğleden sonra saat üç gibi oraya vardık. İşin bir de geriye dönüşü vardı. Ayaklarımız bitmiş durumda, cebimiz boş ve lastiklerimiz inikti. Tamircilere rica edip lastiklere hava bastırdık. Yol kenarlarındaki böğürtlenleri yiyerek karnımızı doyurmaya çalıştık. Güldük, bağırdık, sızlandık, inandık ve gece yarısı eve vardık. Yaşadığımız en kötü şey, ailemizden işittiğimiz azar olmuştu. O da sabahın ışıkları ardından, geceyle birlikte kayboldu. Her şeyden öte, bize “o bisikletlerle oraya gidilemez” diyenlere bir ders vermiştik.

Umutsuzluk tüketir insanı. Hazır yemek de öyle. Oldum olası hazır şeylere karşı çıkmışımdır. Yemek yapmıyorsan, en azından nasıl yapılacağını bilmelisin. Hazır şeyler, hayatı kolaylaştırmak için üretilmiştir. Kolaylığı tembelliğe değil, faydaya çevirin.

Enerjinizi nasıl korursunuz? Enerji, dinçlik demektir. Dinçliğinizi kazanmak için çocuklarla konuşun. Onları dinleyin ve neler yaptıklarına bakın. Uzun yürüyüşlere çıkın mesela. Yürürken aldığınız oksijen sayesinde zihniniz açılır ve daha iyi düşünürsünüz. Yürümek, ciddi kararlar almanızda size kolaylık sağlayabilir. Tüm bunların yanında, kafanızdaki temiz havayı koruyun. Onun kirlenmesine izin vermeyin. Size sürekli “yapamazsın”, “bu imkânsız” diye karşı çıkanlara, “neden?” sorusunu yöneltin. Mantıklı açıklamaları varsa, dinleyin. Fakat cevapları yoksa ve yine de sizi karamsarlığa sürüklemeye devam ediyorlarsa, onlardan kurtulmanın zamanı gelmiş demektir. Tercih yine de sizin…

Eğlenceli şeylere yönelin. Mesela mizah dergisi okuyabilirsiniz. Komedi filmleri izleyin. Dramatize edilmiş haberlerden, yanıp-sönüp beyninizi sulandıran reklâmlardan, “kim-kiminle-nerede-ne yapıyorlar”dan uzak durun.

İnanmazsanız HİÇBİRŞEYE, İnanırsanız HERŞEYE sahip olursunuz.

Emre Türker

Picture: flickr

9 yorum:

  1. Çok doğru söylemişsin:)Aklında kalacağına denemiş ol ne kaybedersin ki.
    Ben de geçen yıl imkansız gibi görünen bir karar almıştım fakat oldurmak için çok çabaladım ve oldu.Bu esnada bana köstek değil destek olanlarla beraber olmayı tercih ettim.Sonuç şimdi olduğu kadar gelecekte de eminim bana güç verecek.

    YanıtlaSil
  2. Yürümek zihni açmak için en iyi ilaç. Sakin bir yerde kendi başına hatta mümkünse doğa ile başbaşa. Deniz kıyısında bir mola vermek belki de ortam müsaitse, gerçekten çok iyi geliyor.

    YanıtlaSil
  3. Sedenist… Kararlılığın sayesinde özgüvenini kormuş olmandan ötürü seni kutluyorum. Kararını bundan sonra da başarıyla devam ettirmeni diliyorum. Pozitif mantıkta desteğin çok büyük etkisi var. En azından zincirleri kırmış oldun. Tebrikler…

    küfkedisi… İkamet ettiğin mekân, bu konuda çok elverişli. Yürümek, zihne iyi geldiği kadar, beden için naçizane bir ilaç. Benim de yürüyerek aldığım kararların haddi hesabı yok…

    YanıtlaSil
  4. eh doğru yoldayım o zaman televizyonda yanlızca:
    -komedi dükkanı
    -sünger bob
    -bir demet tiyatro'yu seyrediyorum.
    Yapamazsın ve gidemezsinle çocuk yürekleri ne kadar incitiyor biliyorum heleki benim gibi dik başlı biriysen. Halamların televizyonu patlamıştı, onlara destek olsun diye ankaradan ben de çankırıya gitmek istemiştim. lisedeydim. dedem derslerim aksayacak diye izin vermemişti. ama ben evdeki tüm bozuk paraları toplayıp, bilet parası yapıpı, ona da öğütlerle dolu bir mektup bırakarak gitmiştim. şerrinden inanılmaz korkulur biri olarak dedem beni azarlamamıştı sonrasında.

    YanıtlaSil
  5. guguk kuşu… Şimdiye kadar yaptığın yorumları anımsamaya çalıştım. Kişilik yapın, oldukça doğru bir bakış açıya sahip. Ne çok boş vermişliğin, ne de çok takılmışlığın var. Orta noktadaki ivmeyi iyi yakalıyorsun. Yolunu sakın kaybetme! Doğru noktadasın... Sünger bob nasıl biri? Arzuladığını isteyen, mutlu, saf, güzellik peşinde, olumsuzluğu tam olarak tanımayan biri. Kimilerinin salak gibi empoze ettiği, ama bazılarının da “asla yaşlanmaz” dediği tipleme. Pollyanna’nın yeni yapılandırılmış sürümü. Kesinlikle mükemmel bir çizgi dizi…
    Şu hikâyen, benim bisiklet macerama eşdeğer. Her anlamda kutluyorum seni. Sevgiler…

    YanıtlaSil
  6. acaip tatlısın valla, o kadar doğru tanımladınki sünger bobu, güldürdün beni:) hani bi bölümü vardı seninki kabadayı tiplerin takıldığı bir klübe girmeye çalışıyor onlar gibi olmaya çalışıyordu, bi türlü olmuyordu, onu sadece sümsükler klübü alıyordu:) he he
    ama biliyomusun bazen taklılıp kaldığım, inatla istediğim şeyler oluyor, inatla affetmediğim şeyler ama affetmemek benim dünyamda aynı zamanda cezalandırmakla eşdeğer değil, galiba sadece kabullenmemek, kurallarım var, onlara sadığım, biri onlara doğru elini uzattımı, saçlarım diken diken oluyor, öteye gittiler mi de dur diyorum. Daha zorlarlarsa, özellikle iyi niyetliliğimi salaklık ve kullanabilirlikle karıştırırlarsa: onları dünyamın kenarından pıt diye aşşağı atıyorum, onlardan artık ne nefret ediyorum,ne de bi beklentim kalıyor, aynı dünyayı paylaşmaz oluuyoruz:)
    çenem açıldı:)

    YanıtlaSil
  7. guguk kuşu… Sünger Bob, benim de çok sevdiğim çizgi karakterlerden. Yayınlanacağı günü merakla beklerim. Zaten memleketimin insanı, sinemada gösteremediği başarıyı seslendirmede mükemmel kapatıyor. Bu nedenle Türkçe seslendirmesi de oldukça iyi. Bir de kendileri bazen espri katıyorlar. Anlattığın bölümü de seyretmiştim.
    Affetmemek değil de, ikinci seferde açıkladığın kabullenmemek, senin için daha doğru bir tanım. Kabullenmek, teslimiyettir. Teslim olmuşsan, meşaleyi bırakmışsın demektir.
    Duygularını dile getirmen güzel. İnsan yazdıkça rahatlar. Buradaki yorumları ben çoğu zaman sayfalara atılmış günlük gibi görüyorum. O nedenle filmlerin yorumunu değil de, yazılarda aktarılan düşünceleri dikkatle inceleyip yorumluyorum. Bu anlamda benim için sorun yok, kelimelerin gevezeliğini severim ne de olsa :)

    YanıtlaSil
  8. En yakın ilçeye bisikletle gitmek hariç bu önerdiklerinin hepsini düşünmüş, uygulamaya koymaya çalışmış ve yürüyüş,mizah dergisi okumak, komedi filmi ya da stand-up izlemek, çocukları kaale alıp ciddiyetle konuşmak ve sevmek, asla hazır yemek yememek dahil uygulamakta olan biriyim Emre.Kesinlikle ruh ve beden sağlığı iyi, başarılı ve pozitif bir insan olmak ve ''başarmaya emeklemek''le çok ilgili..

    Ama yine de hayatın içinde öğreneceğimiz ve başımıza gelince bizi şoke eden ne çok şey var değil mi?
    Çok güzel bir yazı hazırlamışsın yine. Eline sağlık..
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  9. Zeugma… Yorumundan bu yazıyı dikkatle inceleyip sindirdiğini rahatlıkla anlayabiliyorum. Uygulamalarını ve duygularını düşünerek, senin gibi eğitimcilerin artması dileğini buradan paylaşıyorum. Çünkü yeni nesil çocuklarının, sizin gibi değerli öğretmenlere ihtiyacı var.
    Aradığın mutluluk seni hiç kaybetmesin Zeugma…

    YanıtlaSil